Ramazan Haberleri
Erzurum’da üniversite öğrencisi bir kız şu mübarek Ramazan ayında görünür bir yerde herkesin içinde sigarasını tüttürmüş… Gören iki kişi, ayıptır böyle yapmayın demiş. Tartışma çıkmış. Dönme basında homurtular…
Sokakta halkın içinde sigara içen kızın, dindar bir muhitteyim, oruç tutanları tahrik etmem doğru olmaz, saygılı olmalıyım demesi iyi olmaz mıydı?
Benim çocukluğumda gençliğimde İstanbul nüfusunun en az üçte biri gayr-i müslimdi ve onların (hepsi olmasa bile) bir kısmı oruç tutan Müslüman vatandaşlarına saygısızlık etmezdi.
Bendeniz Hindistan’da Mecusilerin kutsal şehri Benares’e gitsem, kaldırımın ortasına yatmış geviş getiren ineğe hışşşt bile demem. Aksine elimle onu okşarım… Mecusiler ineği kutsal sayarlar.
Militan İslam düşmanları fitne fesat çıkartmak için provokasyon yapıyor.
Toplu taşıma vasıtalarında birbirlerine sarılıp öpüşen çiftlerin bir kısmı bu kategoriye dahildir. Biraz edepli olsanıza diye laf eden çıkarsa, sevişmek hürriyetimiz elimizden alınıyor diye yaygara kopartırlar.
Kaç sene önceydi. Liseli bir kız geceleyin bir erkeğin evine gitmiş ve öldürülmüştü. Zamanın başbakanı ana babalar kızlarına sahip çıksın deyince Dönme medya kızılca kıyamet kopartmıştı.
Şu mübarek Ramazan’da İstanbul fitne fesat günah yuvası… Nehar-ı Ramazan’da alenen yiyenin içenin haddi hesabı yok… Sultanahmet Camii’nin civarı, avlusu göğüsleri bacakları açık dekolte kadınlarla dolu.
Son cuma namazında camiden çıktım, karşıdaki medresede çay içenler merhaba hocam diye bağırdılar.
Göz zinası yüzünden halkın çoğunda hafıza diye bir şey kalmadı.
Tarihî bir hamamda Mevlevi sikkeli, tennureli kimseler sema etmişler, Kur’an okunmuş, dansöz oynatılmış. Ne kadar para kazanmışlar bilmiyorum.
Bir Müslümanı gördüm, iktidar batsın, bunlar Yezittir diye burnundan soluya soluya konuşuyordu. İki saat sonra başka bir Müslümanın, bu iktidarı desteklemek imandandır dediğini işittim.
Birtakım aşırı bid’atçiler teravih namazının nerdeyse yasaklanmasını isteyecekler.
İnsanların en büyüğü ve şereflisi olan Resul-i Kibriya efendimiz (Salat ve selam olsun ona) bir kere mi’raca yükseldi, ismini vermeyeceğim o mübarek ise gökten yere hiç inmiyor.
Şeriat elden gitmiş, din iman gidiyor, ahlak yerlere serilmiş. Birileri durum çok iyidir, İslam çok ilerliyor diyor.
Yeni icat tespihler çıkmış, parmağını dokununca kendiliğinden subhanallah diyormuş…
Cep telefonuna benzeyen bir alet yapmışlar, özel hazırlanmış Kur’anın satırlarına dokununca oradaki ayeti okuyormuş.
Filan kardeşimizin iftara doğru şekeri ve tansiyonu çok düşmüş, başı dönmüş; mükellef bir iftardan sonra ikisi birden füze gibi fırlamış.
Dinsizin biri hastalar oruç tutmasın demiş. Peygamberimiz “oruç tutunuz, sıhhat bulunuz” buyurmuşlar.
Ramazan’dan önce Fatih’te Atpazarı’nın altındaki tarihî camide bir akşam namazı kılmıştım. Namaz kıraati ve tesbihat harika idi. Müezzinlik yapan zat nihaventten okumuştu.
Bir buçuk ay önce bir yatsı namazına Tophanede’ki Kılıç Ali Paşa Camii’nde de çok güzel bir ezan dinledim. Yanımdaki anlayan zat, hicazla başladı, dilkeşhâverana geçti dedi.
Büyük camilerimizden birinde fevkalade güzel sesi, edası, üslubu olan bir müezzin ezan okudu. Hoparlörleri o kadar yüksek açmışlardı ki, o canım ezanın canına okundu.
Kenan Rifâî’nin oğlu merhum Kâzım efendi sağ olsa, bir yerde yatsı ve teravih kıldırsa, bendeniz de gitsem ne iyi olur?
En güzel teravih hangisidir, biliyor musunuz? İmam öyle güzel okumalı öyle güzel kıldırmalı ki, her selamdan sonra cemaat, içinden “ah namaz azalıyor, birazdan bitecek” diye üzülmeli.
Hoparlörler sonuna kadar açılmış… Göz kamaştırıcı çiğ ışıklar… Klimalar vantilatörler haldır haldır… Paldır küldür namaz kılınıyor… Kadınlar kısmından ciyak ciyak çocuk sesleri geliyor… Huşu yok hudu yok halavet yok ruhaniyet yok…
Hak Teala hepimizi afvetsin.