Adım Adım Kürt Devleti’ne!
Ayn-el Arap’ta (Kobani) patlayan bombaların ardından bölgede sıcak gelişmeler yaşanıyor. IŞİD’in bölgedeki kontrolü yeniden sağlayacağını iddia eden HDP ve PKK yanlısı oluşumlar hızlı bir şekilde Türkiye gündemini değiştirmeyi başardılar.
Seçimlere kadar bölge hakkında aynı düşüncelerde, eylemlerde bulunan HDP ve AK Parti şu anda karşılıklı mevzilere geçmiş durumdalar.
Buna rağmen Kobani’deki PYD unsurlarına Türkiye’nin müdahale etmemesi hatta alanlar bırakması, yaralıların tedavisi, lojistik imkanlar gibi destekler sürüyor.
SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ GÜNAHLAR
Irak’ın kuzeyinde Barzani (Peşmerge) ve Suriye’nin kuzeyinde ise PYD (PKK) ile aranın iyi tutulması bir tercihti.
PYD’nin başı Salih Müslim ile temas kurularak, devlet yetkilileriyle görüştürüldü. PYD’ye verilecek destekle Esad’ın gidişinin hızlandırılacağı hesaplandı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
HDP’nin (o dönemki adıyla BDP) Kobani’ye yaptığı yardımlar bizzat Kızılay’ın araçlarıyla konvoylarla Kobani’ye götürüldü. Türkiye’nin Kobani’deki Kürtlerin yanında olduğu mesajı verilmek istendi. Ancak HDP bunu kendi lehine çevirdi.
PYD’li teröristler Kızılay’ın ambulanslarıyla Türkiye sınırından içeriye taşındı, tedavi edildi, geri gönderildi. Bu grupların Türkiye’nin yanında olabileceği sanıldı. Yine yanıldılar ve PYD seçimlerden sonra doğrudan Türkmenleri hedef almaya başladı.
PYD’yi elinden tutup büyütenler, PKK’nın ilişkilerini unuttukları ya da tarihi görmezden geldikleri için örgütün ABD ile nasıl anlaşabileceğini, İngiltere’den, Almanya’dan nasıl destek alabileceklerini hesaba katmadılar. PYD’nin esamesinin okunmadığı günlerde yanında olan Türkiye, devreye ABD’nin girmesinden sonra figüran haline geldi.
Kazanımlar, ele geçirilen bölgeler sürekli olarak PKK lehine gelişirken, Türkiye’ye doğru yönelen göç dalgaları karşısında sadece kapılar açıldı, gerisi düşünülmedi. Bütün olanaklar seferber edilirken, ekonomide adeta “sığınmacı kara deliği” oluştu.
IRAK’IN KUZEYİNDEKİ GÜNAHLAR
Suriye’nin kuzeyinde izlenen politikaların benzeri Irak’ta da uygulandı. Bölgenin kontrolünün Barzani’ye geçmesine göz yumuldu. Peşmergenin devletleşmesi desteklendi, PKK’nın yerleşik hayata geçmesine göz yumuldu. Barzani parti kongrelerinde “onur konuğu” olarak ağırlandı.
Barzani’nin bütün inşaatları Türk firmalar tarafından yapıldı. Ticari ilişkiler geliştirildi. Oradan gelecek sıcak paranın Türkiye’yi rahatlatacağı düşünüldü.
Tüm bunlar olurken, PKK’ya operasyon yapmasına müsaade edilmeyen TSK’nın Peşmergeyi silahlandırıp, eğitmesi emredildi. Peşmergelerin ‘genel sekreteri’ Cabbar Yaver dün Anadolu Ajansı’na konuştu, “Türkiye, Peşmerge güçlerine askeri malzeme ve araç yardımında bulundu. Ayrıca Türkiye’den gelen askerler, Peşmerge güçlerini askeri kampta eğitiyor.”
ŞİMDİ SIRA BAĞIMSIZLIK REFERANDUMUNDA
Tüm bunlar bölgede yeni süreci oluşturdu. Bizzat ABD’nin önderliğinde İngiltere ve İsrail’in istediği “Kürt devleti”…
Çünkü Irak’ta mezhep ve etnik farklılıklar ülkeyi yönetmeyi (sömürmeyi) zorlaştırıyor. Bunu çok iyi gören ABD hiçbir değer yargısı gözetmeden Kürt devleti istiyor. Böyle bir devleti rahat yönetebileceğini ve istediklerini daha kolay gerçekleştireceğini planlıyor.
İşin hazin tarafı onlarca mücadeleye, şehide, gaziye, güvenlik yatırımına rağmen Türkiye’yi tehdit eden bu gelişmeleri seyrediyoruz.
Ve sanıyoruz ki tehlike bize çok uzak!
Ne yazık ki sanıldığı gibi değil… Şu anda IŞİD’i bahane ederek uluslararası kamuoyuna da şirin gözüken PYD, Türkmenleri yok etmeye, ortadan kaldırmaya devam ediyor. On binlerce Arap ve Türkmen’i Türkiye’ye göçe zorluyor.
Derme çatma yapılacak bir referandumla da Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi ve İran’ın da belirli bir bölgesini içine alan Kürt Devleti’ni ilan etmeye hazırlanıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.