RAMAZAN VE BEYİN AÇLIĞI
Ramazan açları ve muhtaçları gözetme ayıdır. Karnı aç olanları doyurmak ve ihtiyaçlarını gidermek suretiyle toplumu kirlerinden temizleme ayıdır. Ramazan, adını sıcağı kavurucu bir aydan aldı. Müslümanların günahlarını yakıp kül eder. Yıl boyunca nefis ve şeytana uyarak isyan kirine bulaşan insanları temizler, onları huzur bahşeder. Ramazan oruç ibadeti ve Hz. Kur’an’ın lazerlerden daha tesirli manevi etkisiyle, insanın ruhunu, kalp ve beynini temizleyerek doğduğu gün ki fıtratına döndürür; maneviyatı güçlendirir; maddiyatın yükünü hafifletir. Ramazan’da iki şey ön plana çıkar. Biri ruhsal yapının güçlenmesi, diğeri maddi yapının hafiflemesidir. Oruç ve diğer zikirler ruhu arındırarak güçlendirir, ona muazzam bir kuvvet kazandırır. Bu sayede insan dimdik ayakta durur; iradesine sahip olur, dolayısıyla nefis denen zalime mağlup olmaz.
Ramazan demek güçlü fert ve güçlü toplum demektir. Diğeri maddi yapının hafiflemesidir. Yıl boyunca, mal denen maddenin esaretinde yaşayan insanı, esirlik zincirinden kurtarıp özgürleştirir; dolayısıyla kazandığı maldan Allah’ın muhtaç kullarına ve toplumun belli hizmetlerine yardım ederek madde yükünü hafifletir. Ramazan’da insanın ters orantılı bir gelişmesi olur. Madde yükü hafifler, buna karşılık maneviyat güçlenir. Ramazan dolayısıyla Müslümanlar yıl boyunca hayat mücadelesinde başarı kazanırlar.
Ramazan’ın fertlere bakan önemli yönlerinden biri, beyin açlığını gidermeyi hedeflemesidir. Ramazan ayı Kur’an ayıdır; biz bunu hep tekrarlayıp dururuz. Fakat Kur’an’ın tâlimatlarını hayata geçirme noktasında geri planda kalırız. Ramazan’da Kur’an denen ilahî ve evrensel kitap yeryüzüne indirildi. Bu Kitabın insanlığa ilk mesajı “Oku” emrini vermek oldu. Bu mesajın verildiği zaman ki dünyaya baktığımız zaman, insanlık okumak nedir bilmiyordu. Cahiliye sadece Arabistan’a mahsus değildi. Bütün dünyada bir cahiliye yaşanıyordu. Kitap yaygın değildi; ilim diye bir kavram yoktu. İnsanlık cehalet karanlığına mahkûmdu. Böyle bir zamanda Kur’an’ın ufuklara saçtığı ışık aydınlanmanın başlangıcı oldu. Çünkü Kur’an’ın bir adı “NUR” dur. Kur’an aydınlanmayı ibadet ölçüsündeki okuma emri ile başlatmıştır. İşte Ramazan ayı böyle bir seferberlik ayıdır. Okuma seferberliği ayı...
İnsanlık Ramazan’da okuma emrini almış ve okuma ibadeti bu ayda başlatılmıştır. Ancak, bu okuma sadece Kur’an okumak ve hatim yapmakla sınırlı değildir. “Oku” emri evreni okuma, olayları okuma, tarihi okuma ve her türlü kitaplar okumayı da kapsar. İşte Kur’an, insana kitap okumayı getirmiştir; beyin âleminin maruz kaldığı hastalıklardan kurtulmasının reçetesini okuma ilacına bağlamıştır. Okuyan beyinlerin aydınlanmaması mümkün değildir. İlk Müslümanlar, işte bu okuma ibadetini tam anlamı ile yerine getirerek beyin açlığını gidermişler ve bir medeniyet kurmuşlardır. Onlar sadece okumamışlar, belki okumadan elde ettikleri düşünceleri yazmışlardır. Böylece dünya çapında muazzam kitaplar ve kütüphaneler oluşmuştur.
Ramazan’ın bize kazandırdığı iki değer vardır. Okumak ve yazmak… Okumak beynin açlığını gideren diriltici ve hayat verici bir gıdadır. Beyni aç olan insanın karnının tok olması önemli bir şey ifade etmez. Karınların aç olmasının esas sebebi beyinlerin açlığıdır. Beynini doyuranların karnı aç olmaz. O halde, karınları doyurmadan önce beyinleri doyurmak şarttır. Beynin gıdası ise kitap okumaktır. Ramazan’da büyük bir gayretle insanların karınlarının doyurulmasına çalışılmaktadır. Bunun için âdeta bir seferberlik ilan edilmiştir. Bu durum son sevinilecek ve takdir edilecek bir olaydır. Ancak, tek başına karın doyurmak bu açlığın giderilmesinde etkili olmaz. Karınların senede sadece bir kere doyurulmasıyla açlık sorunu halledilmez. Açlığın kökünü kazımanın yolu, esas beyin açlığını ortadan kaldırmak, aç olan beyinleri doyurmaktır. Allah insan beynini (48.000.000) kitap istiap edecek kadar kapasiteli yaratmıştır ki; okusun, düşünsün ve üretsin; açlığa karşı kalıcı bir mücadelede bulunsun… Esasen Ramazan’da beyin açlığının hedef alınması ve beyni aç olanların doyurulmasına yönelmek gerekir.
Aç ve muhtaçlara gıda ve maddi yardım yapılmasına karşın, okuma açlığını giderecek yardım yapılmamaktadır. Okuma açlığını giderecek olan tek şey kitap okumaktır. O halde, zenginlerimiz, zekât verirken yoksullara yaptıkları gıda yardımı ile birlikte kitap yardımı da yapmalıdırlar.
Bugün ülkemizde yaşayan insanlar maalesef beyin tembelliği hastalığına yakalanmışlardır. Beyindeki tembellik mikrobunu yok etmenin yolu kitap okumaktır. Zekât verenler artık zekât olarak kitap da alıp dağıtmalıdırlar. Fakirliğin esas sebebi okumamaktır. Kalkınmanın yolu beyinden geçer. Unutulmamalıdır ki, midelerin açlığı kafaların doyurulmamasındandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.