Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Kısa Devre

Kısa Devre

12 yıl tek başına iktidarın getirdiği avantajları yeniden saymaya gerek yok, koalisyon denilen birkaç başlı ortaklık elbette ki sorunları da beraberinde getirecek.

Kısa devreler olacak, sigortalar atacak...

Bir türlü iktidar olamayan müzmin muhalefetin hicaz makamındaki nağmelerini dinleyeceğiz. Şov yapacaklar, boyun kıracaklar, naz yapacaklar...

Ne var ki bu hallere durduk yerde değil de kimi yerde iktidarın en başta emekli kesime hazine mazeretini ileri sürerken milletvekillerinin maaşları ile yetkilerinin tavan yapması gibi  yanlışlıklar yanında, ülkenin kalkınmasından rahatsız olan habis ruhlu odakların aynı kişiyi hedef almalarından kaynaklandı. Eski beşli çeteler depreştiler... 

İşte şimdi iş başa düştü.

“Bekara karı boşamak kolay” zihniyeti ile hareket etmek yerine “ülkeye ne gibi yardımım olabilir?” düşüncesinden hareket etmek lazım. 

“Bölük dur” deyince, “Kandıralı sen de dur” diyecek halimiz yok.

Herkes görevinin başına... 

Bu aynı zamanda notu halk tarafından verilecek bir imtihandır.

İslâmi duyarlılıktaki milliyetçiliğimiz fedakarlığı gerektiriyor. Sıcak havalarda sloganlar kolay atılır da önemli olan zor günlerde “ben varım” diyebilmek...

Düşmeden imtihan köprüsünden geçebilmek...

Bahçeli’nin ekran karşısındaki duruşu gibi bir tavır sergileyip ülkeyi ona buna muhtaç etmeyeceği düşüncesinden hareketle bayram sonrası yeni hükümetin kurulduğu müjdesi hem ülkeyi hem de piyasaları memnun edecektir.

Olur mu böyle bir şey?..

Olmazsa... Dokunulmazlık kurnazlığı yaparak devletin polisine tokat atan, halkı askere karşı kışkırtan, Mehmetçiğe alenen ağır hakaretler yaptıkları halde devletten gerekli yasal cevabı anında almayan bölücü terör uzantıları girecek devreye... 

O zaman da kimselerin şikayet etme hakkı kalmayacak.

Bahçeli sürekli “bize muhalefet verildi” diyor. Artık geçelim oraları, şimdi de hükümet ortaklığı görevi veriliyor. Namık Kemal’in deyişiyle:

“İşte adû(düşman), karşıda hâzır-silah, arş yiğitler vatan imdâdına.”

Yok “benim şu çizgilerim var, Cumhurbaşkanı Çankaya köşküne dönsün” gibi bahanelerle yolu tıkayarak kısa devre yapmak ülkeyi sıkıntıya sokar.  

Bunlar iş değil yokuştur...

Gelelim Kılıçdaroğlu’na...

 “Ak Saray’a giden kirlenir.” demişti.

Başka ne demişti?

“Başbakan olursam AK Saray’a çıkmam.”

Hani derler ya... “Büyük lokma yut büyük laf konuşma.”

Şimdi bakalım, Kılıçdaroğlu, tükürdüğünü yalayacak mı?

Öyle ya, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı makamına gitmezse Cumhurbaşkanı onun ayağına kadar giderek “buyur hükümeti sen kur” diyecek.

Buna da Kılıçdaroğlu mantığı denir...

Siyasetçi iki düşünür bir konuşur... Kılıçdaroğlu bir düşünerek iki konuşuyor ve de kısa sürede tıkanıyor. Seçim meydanlarında “partim %35 oy alamazsa istifa ederim” demişti... Etti mi? Yok... Şimdi de tutturdu dönüşümlü başbakanlık...

Hani oynamak istemeyen gelin, yerim dar dermiş...

Kılıçdaroğlu, hem kendi yerini hem de siyaseti daraltıyor... 

Ben anlamıyorum, bu halk size çamura yatın, kayış atın diye mi oy veriyor?

İşte bugün Başbakan MHP’nin kapısını çaldı... 

Şimdi Hanya’yı Konya’yı göreceğiz....

Umarım “hıra bismillah” denir, Bahçeli işi yokuşa sürmez... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi