Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Üniversitelerin İçini Boşaltmak

Üniversitelerin İçini Boşaltmak

AK parti iktidarı döneminde sadece hastaneler değil, üniversitelerin 73’ten 184’e çıkarılması önemli bir gelişmedir.

Şu anda çoğu yerde üniversite var.

Bu sayının 76’sı vakıf üniversitesidir.

Ne var ki sayı kadar sorunlar da var. Cumhuriyet kurulduğunda “Harf  İnkılabı” dedikleri yıkımın ardından, yerlisine yol verilerek  Hitler kalıntısı bir çok profesöre yer açıldı.

Kültür, tarih, İslam düşmanlığı onların öncülüğünde dokundu.

Yüzümüzü, gözümüzü batıya döndürdüklerinde yıllardır bu ülkede ne üniversite, ne de öğrenci tanımı doğru dürüst yapılmamıştır. Tanımsız üniversite deyince, sağcı iktidarlara karşı eylem yapılacak yerler akla geliyor. PKK’sından tutun da DHKP-C örgüt elemanlarına varıncaya kadar çoğunluk militanlar üniversiteler bünyesinde yetişmiştir. 

Başı örtülüleri ta kapı girişinde kameraya alarak ayrımcılık ruhunu hortlatan militan öğretim üyesinden daha ne beklenir? Ayrımcılık yapana ilim yuvası denir mi?

Şu ana kadar üniversitelerimizde uygar anlamda fikir düzeyi olmadığından dünyaya sunacağımız elle tutulur tek bir bilim adamımız yok.

Kimileri de ilim adına cüce ve de hokkabaz...

Düz taban verilen diplomalar da “ekmek karnesi” yerine geçmiyor.

 “Eti senin kemiği benim” anlayışı öğretmene ve bilime verilen değerin bir ifadesi idi. Bu ruhu rafa kaldıranların tedrisatından ancak militan çıkar, adam çıkmaz...

Hele de PKK’nın hakim olduğu yörelerde öğretici olmak oldukça riskli.

İşte Hakkari Üniversitesi giderek kapılarını kapatmak zorunda kalıyor. 

Kaldı ki ülkenin en gözde üniversitesi olan Ortadoğu’da oldum olası eylemler hiç eksik olmaz. Deniz Gezmiş gibilerin palazlandığı bu üniversitede solcu ve bölücü militan yaftalarında sağcı iktidarlara gövde gösterisinde bulunmak öğrencilikten önce gelir. 

Göktürk-2 uydusu uzaya fırlatıldığında Ortadoğu Üniversitesi’ne giden Başbakan tepki ile karşılandı. “Uydu fırlatmak yerine uyutun” demek istediler...

Özelleştirme kapsamında vakıf üniversitelerinin de sorunları yok değil. Onlar da eleman eksikliğini gidermek için devlet üniversitelerine gözlerini diktiler.

Devlet üniversitesi yetiştiriyor vakıf üniversitesi kapıyor.

Tabi ki bunun bir nedeni, paralel yapı adına kadrolaşma olduğu gibi, devletin akademisyenine vermiş olduğu düşük maaştır. 

Aklı da bilimi de kapital tayin ediyor...

Öğretim üyesini elde tutabilmek için, yeni kurulan devlet üniversitelerinde görev almak kaydı ile emeklilik yaşını 67 den 72’ye çıkarmak bile fayda etmedi. 

Yine de çok yerlerde öğretim üyesi açığı oldukça fazla.

Konunun uzmanı 19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul Hukuku ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Ali Türkmen, yaş sınırının 72’ye çıkarılmasında sadece yeni kurulan devlet üniversitelerinde görev almak kaydı değil, aynı zamanda sağlık şartının da olması gerektiğini söylüyor.

67 yaş üzeri dizi tutmaz, kulağı duymaz gibi sağlık sorunları başlar.

Türkmen hoca, acil tedbirler alınmadığı takdirde bir çok üniversitenin yakında kapılarını kapatacağı görüşünde. Kendisi şu anda hem medeni hukuk, hem icra iflas hukuku derslerinin yanı sıra dekan yardımcılığı görevini yürütüyor. 

Tabi ki bu kadar yük bir kişiye oldukça fazla.

Kadro eksikliğinin bürokratik engellerden kaynaklandığını düşünüyorum. 

Geçmişte akademisyen olmak yetenekten ziyade ideoloji ile belirleniyordu. 

Bizden olanla olmayanlar ayrımı...

O yüzden hem yerimizde saydık, hem de bilim adamı düzeyinde akademisyen kadrolarına bir türlü sahip olamadık.

Şu anda sorunlarla boğuşuyor üniversitelerimiz. 

Çoğalan sayıların içleri boşalmaya başladı bile.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi