Türkiye’nin dış güvenliğinden Genelkurmay Başkanlığı sorumludur. Ancak devlet içerden de tehdit alırsa yine ordu devreye girer.

Türkiye içerden ve dışarıdan tehdit altındadır.

İçerden tehdit bölücü PKK yoluyla hep olagelmiştir.  

O halde eğer emniyet teşkilatı bu tehdide baş gelmiyorsa silahlı kuvvetler devreye girer.

***

Ancak iç tehdide karşı hükümetlerin karar vermesi gerekir.  AK Parti hükümeti bu en büyük tehdidi hiç algılayamadı.  

Emniyet güçlerini sabote etti. 

Bölücülere karşı canı pahasına mücadele eden, Şerefli polis ve askerleri mahkemeye verdi. 

Yani inisiyatifi ve moral üstünlüğünü PKK’ya verdi.  HDP’nin önünü açtı. Sandıkları PKK’ya teslim etti. Hasılı bölücü terör ve siyasi yapılanmaya izin verdi.

***

Ancak son olaylardan sonra Hükümet pişman olmuşa benziyor. Veya erken seçim için gösteri yapıyor.  Her ne ise, milli güvenlik kurullarında hükümetin bilgilendirilmesi lazımdır.

Çünkü bunlar genel taktik, siyasi ve askeri taktik bilmezler. İnisiyatiften anlamazlar.

Onun için de Genelkurmay’ın bu konularda uyarması gerekir. 

Ayrıca kandili bombalamak sonuca götürmez. 

Güneydoğuda, İstanbul’da, yollardaki eli kalaşnikoflu teröristler toplanmalıdır. 

Dağlarda güvenlik sağlanmalıdır. 

Bırakın dağları köylerde ve şehirlerde de güvenlik sağlanmalıdır.

***

Bunun için Genelkurmay, en iyi savunma taarruzdur diyerek, Milletin maneviyatını yükselterek, Düşmanın moralini çökerterek, Ermeni teşkilatı olan PKK’ya karşı Kürtlerin moralini yükselterek,

Bir siyasi, askeri ve güvenlik mücadelesi yürütülmesi konusunda, Hükümetin bilgilendirilmesi lazımdır.

Hatta yönlendirilmesi lazımdır. 

Harp akademilerinde genel taktik okuyan ve bilen paşalarımızın pasifliği kabul edilemez. 

Çevremiz ateş çemberi iken, şimdi fırsattır. Daima hücum, daima inisiyatif gerekir. 

İpler devletin elinde olmalıdır. 

Seçim öncesi de bütün bölücüler ve destekçileri yeise kapılmalıdır. Yani yapılacak atılımlar. Dostu sevindirmeli, Düşmanları üzmelidir.