Çarık devri tarihe karışırken gelin olacak kızlar kara lastik ayakkabıyı çeyiz nevinden şart koşuyorlardı. Yörük gelin evden çıkacağı esnada bakmış ki lastik ayakkabısı yok.

Sandığın üzerine oturarak tutturmuş:

“Nastık da nasdık, nasdık gelmeden davula “tıt” dedirtmem.”

Kusura bakmasın dostlar, şimdi de MHP “nastık” diye tutturdu.

Anayasanın ilk dört maddesine dokundurmam derken, CHP’nin yıllardır elinde rejim kozu olarak tutmuş olduğu Atatürk Milliyetçiliğine de sahip çıkmış oluyor.

Zaten AK Parti de ilk dörde dokunurum demiyor.

Aksine kutlamalarla, methiyelerle CHP’yi bile solladı.

Hem bu “değişmez değiştirilmesi de teklif edilemez” Atatürk Milliyetçiliği’nin ne mal olmadığını kimden soralım?

Bazı tabular kara lastik gibi devrine göre önem arz edebilir de, bu gün viski diye tutturan gelin takımı nazarında hiçbir değerleri yoktur… 

Devir değişti kafalar değişti diyorlar.

Bazı teologların, “zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın” devrim fetvasına kapılan hanımların yukarısı İslam’ı, aşağısı çağdaşı pozisyon takınması ondan…

Bu bapta birisi de çıkmış, “viski içmek şehit kanı içmekten evladır” açıklaması ile zamansız öten horoz misali Taksim eyyamcılarına göndermede bulunuyor…

Bu ülke ne zaman iki yakasını bir araya getirmeye kalkışsa hain saldırılara hemen geçilir. Eş Başkan Selahattin, AK Parti-MHP olası ortaklığına “Savaş Koalisyonu” adını vermesinin nedeni süreçtir. HDP sırtını PKK ile PYD’ye yaslayarak işler tıkırında giderken oyunu MHP bozuyor. Süreç, PKK terörünün ülke genelinde örgütlenmesi için iyi bir aşama idi. Hatta devletten ziyade Kürtleri kandırmak için bir kılıf. 

MHP bu kılıfa neşter vurunca başa döndük.

PKK’nın hamisi ABD’nin, bu aşamada “Türkiye kendini savunuyor” şeklinde açıklama yapması görünüşte hoş da, PYD deyince yutkunup geçiyorlar.

Anlaşılıyor ki Kürt halkının yaşadığı coğrafyanın zenginliklerini sömürebilmek için PYD ona lazım. Birleşik kaplar gibi biri inerken diğeri yukarıya çıkar...

Petrol oldukça vazgeçmezler bu terörden.

PKK gider PYD gelir.

Aslına bakarsanız, PKK teröründen en çok Kürt halkı zarar görüyor.

Şehirlerin harap olması, güncel ticaret ekmek kapısının kapatılması bir tarafa, petrol borularına yapılan saldırılarla Kürt halkı kıtlığa mahkûm ediliyor.

Daha dur bakalım, örgüte itaat etmeyenlere sıra gelmedi.

Bu aşamada güçlü bir iktidara ihtiyaç var.

Kamuoyu yoklamaları ile sağduyu AK Parti ile MHP’yi gösteriyor.

Bahçeli “süreç bitsin, terörle anladığı dille konuşulsun” diyordu.

İşte konuşuluyor, süreçte kendiliğinden bitti.

Bitmiş ki; bir gecede onlarca savaş uçağı havalanarak inlerine bomba yağdırırken örgütün karakollara, köprülere saldırıda bulunması paniklediğinin bir alametidir.

Kısa sürede verilen zayiatlar ise cephe gerisi sivil inisiyatifin gerekli tedbirleri zamanında alamayışındandır. Bu durumda acilen sivil savunma gerekiyor...

Her şey bir tarafa, MHP’nin geçerli mazereti kalmamıştır…

CHP iş olsun diye her zamanki tavrını sergiliyor.

Koalisyona katılırsa dışişleri, içişleri, adalet (yani devlet) onun olacakmış. Bunun bir anlamı da, sandıkta kaybetmiş olduğu tabyaları siyaset kurnazlığında geri alacak.

Tabi ki AK Parti yerse… 

Bu kritik ortamda Gürsel Tekin’in Diyarbakır’da “Biz HDP’nin kapatılmasına karşıyız” şeklinde operasyonları sulandırıcı mesajlar vermesini kamuoyu “Kürt halkı can derdinde, CHP oy derdinde” şeklinde yorumluyor... 

İş çıkmaz bu CHP takımından... 

Başçavuşum, süreç buraya kadar...