Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Parti Kapatma ve İdam

Parti Kapatma ve İdam

Bu iki kelime, Lozan masasından zaferle(!) kalkışımızın akabinde Avrupa’dan ithal ettiğimiz hukuk literatürümüzde sakıncalı sözcükler arasında.

Parti kapatma deyince, “yoo demokrasi var, sonra da Avrupa ne der?”

İdam deyince, yine aynı terane...

Ne kadar canı olsa da asamıyorsun...

Ne kadar devletin köküne kibrit suyu dökse de partiyi kapatamıyorsun...

İdam deyince, ABD elektrik sandalye ile alasını yapıyor.

Çin, Hindistan, Kongo yapıyor.

İran, Endonezya, Japonya, Kuzey ve Güney Kore yapıyor.

Hülasa 99 ülke...

Dünyanın en akıllısı biz miyiz?!.

Fatih gibi bir deha buyuruyor:

“Ve her kimseye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizâm-ı Âlem için katl eylemek münasiptir. Ekser ûlema dahi tecviz etmiştir.”

Bundan daha ilerisini Allah Resulü (sav) vazetmiştir:

“Nefsi kudret elinde olan Allah (c.c.)’a yemin ederim ki; hırsızlık yapan, kızım Fatıma da olsa, yine elini keserim!”

 Nizami alemi bozanlar, kamu malına zarar verenler, hakkı gasp edenler için iş bu kadar ciddi iken karşımızda şehir tiyatrosu oynamıyor.

Terör bu, önüne geleni kasıp kavuruyor.

Ne hak dinliyor, ne hukuk dinliyor...

Bu amansız güruha karşılık devlet çatışmalarda vurduğunu vuruyor, ele geçirdiğini beş yıldızlı otelde ağırlıyor.

Gazete veriyor, televizyon veriyor, yetmedi sekreterler...

Bu kapıdan giriyor, üç gün sonra arka kapıdan çıkarak yine dağa gidiyor.

Müslüman ülkesiyiz. 

Şayet burası İsrail ülkesi olsa, Kısas ayeti  de aynen Kur’an’da yazılı olduğu gibi Tevrat’ta da yazılmış olsa İsrail bu ayeti uygulamaz mıydı?.. Topunu attırırdı.

Kaldı ki Allah (cc) “kısasta sizin için hayat vardır” buyuruyor.

Tabi ki bu düzende idam cezasını koyarken içeriğini çok iyi çizmek lazım. 

Çizmezseniz, elin oğlu bu fırsatı siyasi ve fikir suçları için de değerlendirir.

Kaş yaparken göz çıkarmış oluruz.

Parti Kapatma işine gelince, rotasında giden demokratik düzenlerde elbette ki partiler kapatılmaz. Gel gör ki parti artık partilikten çıkarak kanlı örgüt haline dönüşmüşse kapısına hemen kildi vurmak lazım. Değilse, o senin kapına kilidi vurur.

Gündemde HDP’nin kapatılması tartışılıyor.

Bu parti doğru dursa, teröre bulaşamazsa niçin kapatılsın?

Ama görüyoruz ki doğru durmuyor.

Gizliden değil açıktan, PYD ile PKK terör örgütüne sırtlarını verdiklerini söylemediler mi? HDP’nin en yetkilisi halkın karşısına geçerek koruculara Keleşi gösterip bölgeyi terk etmeleri için tehdit etmedi mi?..

Parti mensuplarının bir eli dağda bir eli mecliste...

Demokratik düzenin bu aymazlığa müsaade etmemesi lazım.

Siyasiler ne derse desinler, onların deyişleri elde bir hukuk normu olmadıktan sonra kimseyi ırgalamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hemen harekete geçerek gereğini ifa etmelidir. “Parti kapatırsak Avrupalı ne der?”le bu işler yürümez. 

Diyor ya, PKK terör örgütüne karşı orantılı güç kullanın.

Ulan sen ETA’yı, Kızıl Tugayları, Baader Meinhof’u... vs  hallederken orantılı güç mü kullandın? Aynı şekilde, AİHM’sinin insan haklarına aykırı bulmadığı ispanya Harri Batasuna partisinin (% 15 oy almıştı) kapatılması terör yüzünden değil miydi?

 Boşuna havlamayın... 

Devletin bekası için idam da verilir, parti de kapatılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi