Liderler de Görevlerini Kötüye Kullanmazlar mı?
Sorumsuzluk” neredeyse dibe vuracak.
Terörün en çok hoşlandığı ortam sorumsuzluktur…
Şahsi çıkarları peşinden koşanların egoları ön planda olduğu sürece ülkenin ne hallere düştüğünden haberleri olmaz, olsa da önemsemezler.
Varsa koltuk, yoksa koltuk…
Öylesi kahredici bir ortamla karşı karşıya bulunuyoruz.
CHP “HDP seçim hükümetinde yer almazsa biz de yer almayız” diyor.
MHP ne diyor?
O da tam tersini söylüyor, “HDP’nin olduğu yerde ben yokum.”
İyi de sen yoksan o vardır.
Üçüncü şıkkı yok.
Bütün mesele, AK Parti’yi terör bağlantılı HDP’ ye mecbur ettikten sonra ulusal yaygarayı koparmak. “İşte biz demedik mi gizli hareket ediyorlar?”
İyi de, buna sebep muhalefetin uyuşmazlığı, aymazlığı.
Anadolu’da demezler mi?
“Namerde beni muhtaç eyleme gardaş…”
Bu ortamda yan çizmenin, görevden kaçmanın vatanseverlikle ilgisi var mı?
Aklımızı başımıza alalım.
İnatlaşma ile zıtlaşma ile bir yere varılmaz.
Bu ülkede hep birlikte yaşayacağımıza göre sorumluluk da müşterektir.
Samimi ve de gerçekçi olmak lazım. Bakarsınız adamın yaşantısı çağdaş mı çağdaş, yuvarladığı laflar hep başkalarına. Yahu madem kelsin ilaç buldun önce kendi başına sürsene.
İslam bir düstur koymuştur, herkes evvela kendi evinin önünü süpürecek, sonra komşularının, sonra da mahallenin.
Evimizin önü perişan halde iken mahallenin temizliğine soyunmak Müslüman’a bir şey kazandırmaz, aksine ikilemliğine karine teşkil etmiş olur.
Samimi ve düz yolda gidicilerden olmak zorundayız.
Görülen odur ki düz yolda gidilmiyor.
Ülkemizin çıkarları şahsı çıkarlarımızın üzerinde olmalıdır.
Velev ki parti başkanı olmuşsun, sırf ona buna olan kinin ve inadın yüzünden binlerce insanın sana bağlamış olduğu saf umutları boşa çıkarmış olamazsın.
Kendine olmazsa da halka karşı sorumlulukların var.
Görevi kötüye kullanmak deniyorsa bundan daha alası olamaz.
Bana göre son günlerin tartışması gereken konu, hangi lider görevini kötüye kullanıyor olmalıdır. Taktılar cumhurbaşkanına…
“Devir değişti” dedi diye nerdeyse Anayasayı ilga ve tağyir suçlamalarından harp divanına götürecekler, asacaklar, kesecekler...
Son günlerde bu hava estiriliyor.
AK Parti tek başına kalsın, Erdoğan denilen kişiden intikam alalım.
Hükümet kurulmayışından bil istifade gavurun doları fırladı, piyasalar çok yakın zamanda karışacak. Terör azıttı, şehitler boy boy geliyor… Kimin umurunda!
Rahmetli Menderes’e de aynısını yapmışlardı.
Onu yargılayan mahkeme ülkeye neden yol yaptın, neden fabrikaları açtın, neden halka hürriyet tanıdın, neden ezanı serbest bıraktın diye sormuyordu.
Anayasayı tağyir ve tahrif suçlamaları ile köşeye sıkıştırılmışlardı ülkenin masum ve mazlum başbakanını.. Aynı oyunlar bugün de oynanmıyor mu?
Ne var ki oyunculara zemin hazırlamakta mevcut iktidarın tedbirsizliği vardır. Kimin atına bindin, kiminle yol arkadaşlığı yaptın, kiminle aynı yatağa girdin?
Soruları elbette ki bugüne kadar cevapsız. İnşallah dersler almışlardır.
Ülkemize madem tek de olsa bir çivi çaktılar, o halde onları savunmak görevi de bize düştü. Bundan sonrası tek vücut, tek yumruk…
“Vahdet Platformu” dediğimiz maşeri vicdan, bu yolda kamuoyunu irşat ediyor.
Diyor ki; bırakalım geçmişi de, geleceğe bakalım; tek olalım, bayrak olalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.