Teröre Destek Verdiğimizin Farkında mıyız?
Kimileri beş gömlek değiştirir, kimileri de harmanlamada ters taklalar atar.
Öyle değil mi dostlar?..
Particilik, mezhepçilik, kavmiyetçilik neredeyse Allah’ın(cc) emirlerinin önüne geçecek. Azıcık dürtsen ya ırkçılığı veya particiliği depreşir...
Savaş veriyorsan şehit de vereceksin, bunun bir başka alternatifi yoktur.
“Dur yolcu basıp geçtiğin toprakları geçme tanı, düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı.” Anadolu, bu topraklarda kefensiz yatanların eseridir.
Şimdi de iş başa düştü...
Evet, AK parti iktidarı süreci fazla uzatarak PKK’nın şehir örgütlenmesine sebebiyet vermesini neden eleştirmeyelim. Ne var ki bu süreç öyle veya böyle olacaktı diyor otoriterler.
Süreci işletmeden savaşı göze almak daha da riskli.
PKK terörü dışarıdan ithal edilen pahalı bir sektör.
Ne var ki, gümrük vergisinin hangi hallerde üzerine konularak bu milletin hem cebini hem de canını yaktığını gel de bizim tosuncuklara anlat.
Evinde yiyecek ekmeği bulunmayan teröristin eline pahalı silahları kimlerin tutuşturduğunu düşünen kaç kiyiz? “Vur Tayyib’e” demekle bir yere varılmaz...
Kültür ve ananemize göre cenazelerde mağdur aileler teskin edilir, bazı kimseler şehitleri fırsat bilerek halkı iktidar aleyhine sürekli kışkırtıyorlar.
İşte son saldırıda şehit düşen Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenazesinde yaşananlar dostu üzdü, ancak PKK sempatizanlarını sevindirdi. Şehitler öyle mi uğurlanır?
Bu hainler ülkemize yeni gelmediler.
36 yıllık kanlı mazileri var.
40 bin kayıptan 30 bini Öcalan’ın yakalandığı 1998 dönemine aittir.
2002’de 6 askerimiz terör saldırılarında şehit düştü. 2003 yılında 21, 2004 yılında 73, 2005 yılında 92, 2006 yılında 121, 2007 yılında 118, 2008 yılında 150, 2009 yılında 135 şehit verdik (toplam 710 şehit tabii ki az değil).
Süreç döneminde karakollara saldırı, adam kaçırma, araç yakma gibi eylemlerin dışında 10-15’ten fazla şehidimiz yok. Özerklik ihaneti 7 Haziran sonrası başladı...
Herkes kendi zaviyesinden bakarak ahkam kesiyor.
İdamı kaldırdıktan sonra kürsüden ipi atarak “al sen as” dendiği gibi, şimdi de “al sen ne yapacaksan yap” gibi bir mantık neyi halleder?
Lafa gelince çuvalla, yapmaya gelince “ben yokum.”
Geçenlerde Şehsuvaroğlu da yazdı, bu PKK ikinci bir İsrail’dir.
Bölge halkı bile şu anda bunun farkında değil. Olayları bir nevi güneş gözlüğü ile seyrederek şimdilik vererek savıyorlar.
Ama yarın öyle olmayacak, verseler de savamayacaklar...
O yörenin genç kızları dağa kaldırılıp iğfal ediliyorsa Kürt’ün bu teröre karşı namus borcu vardır. Türk’e de düşen bu borcun tamamına ortak olmaktır.
Bu ihanetin karşısında Kürt’ü ile Türk’ü ile tek yumruk olalım. Değilse hazır ortamı bulmuşken iktidara bir iki giydireyim fırsatçılığı hiç birimize hiçbir şey kazandırmaz.
Goygoycu medya da bu sevimsiz olayları “İşte şehit cenazesinde şunlar bunlar yuhalandı” şeklinde büyük manşetlere çekerek adeta müjdeliyor.
Şu anda devlet hainlerle dişe diş cana can olmuş durumdadır.
Er veya geç bizim de istediğimiz müdahale değil miydi?
İşte alası yapılıyor, hainler kaçacak delik arıyorlar...
İktidar PKK’ya müdahale etmedi diye kınadık, bu sefer de hainleri iyice sıkıştırdı diye kınıyoruz. Üçüncü yol var mı ki yap diyelim...
O da olmadığına göre ya ölüm ya istiklal...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.