Zengin Lisan Olmadan Kurtuluş Olmaz!
BEYEFENDİ, çok rica ve istirham ediyorum, kuru sıkı atmayınız, işkembeden konuşmayınız.
Kültürlü, medenî bir Türkiyeli Divan edebiyatını bilmeye, Fuzulî Divanı’nı okuyup anlamaya mecbur değildir mealindeki itirazınız boş, kof ve yersizdir.
Bir İngiliz okumuşu, entelektüeli Shakespeare’i okuyup anlamaz mı?
Bir İspanyol Cervantes’i… Bir Alman Goethe ve Schiller’i… Bir Fransız Racine’i, Montesquieu’yü, Rousseau’yu… Bir Rus Dostoyevski’yi… Bir İtalyan şu mel’un Dante’yi… Bir İranlı Hâfız’ı okuyup anlayamazsa aydın, entelektüel, medenî, okumuş olabilir mi? Olamaz olamaz olamaz!..
İşte bir Türkiyeli de klasik edebiyatımızın büyük edib ve şairlerininin Türkçesi’ni okuyamıyorsa, anlayamıyorsa medenî gerçek aydın olamaz.
Dönmeler, Kriptolar, Kemalistler, vesayetçi egemen azınlıklar, alieneler benim bu dediklerimi kabul etmiyormuş… Onların inkarı beni bağlamaz. Bendeniz devamlılık, millî kimlik, millî kültür taraftarı bir Müslümanım.
Bugünkü liselerimizde doğru dürüst edebî yazılı medenî zengin Türkçe okutulmuyor. Bu bir hıyanettir, faciadır, korkunç bir sabotajdır.
Birkaç ay önce edebiyat fakültesinin Türkoloji bölümünün üçüncü sınıfından okuyan temiz bir gençle tanışmıştım. Fuzulî’den bir gazel okur musunuz dedim, dona kaldı, şaşa kaldı!.. Böyle Türkoloji’yi ne yapayım ben?..
Müslüman anne babalar çocuklarına edebî ve yazılı Türkçe dersleri aldırtsınlar.
İslamî cemaatler, tarikatlar, kuruluşlar, kendilerine bağlanmış gençlere yazılı edebî Türkçe öğrettirsinler.
Türkiye’de Türkçe’siz kurtuluş ve yücelme olmaz.
Türkçe yıkılırsa Türkiye de yıkılır.
Hangi Türkçe?.. Üç yüz kelimelik arı duru günlük konuşma ve iletişim Türkçesi değil; edebî yazılı zengin medenî zengin Türkçe.
Edebî Türkçe bilmeden vasıflı güçlü ve üstün Türkiyeli olmak mümkün değildir.
Kurmay subay kadrosu olmayan bir ordu düşünebilir misiniz?
Müslümanlar kurtulmak, hür, izzetli ve haysiyetli bir hayat sürmek, esaret zincirlerini kırmak, Müslüman gibi yaşamak istiyorlarsa Ümmetin kurmay tabakasını yetiştirmek zorundadır.
Cehaletle, gafletle, İslam’ın ve çağın gerisinde kalmakla kurtuluş olmaz.
Tarikat, cemaat ve baron edebiyatıyla, övgüsüyle kurtuluş ve yükselme olmaz.
Türkiye’de düşüncenin, eğitimin, kültürün temel âlet ve vasıtası edebî Türkçe’dir.
Yüksek tabakada engin edebî yazılı Türkçe yok mu, o halde kurtuluştan, hürleşmeden, haysiyetten ümidi kes.
1928’den önce basılmış yayınlanmış romanları, hikaye kitaplarını okuyamayacak derecede koyu ve mürekkep cahillerin kurtuluş masal, maval ve türkülerini dinlemek istemiyorum.
Ey, Paşa’ya muhalif kişi!.. Önce Paşa kadar Türkçe öğren, sonra onu ve ideolojisini yıkmaktan bahs et bana. Paşa Fuzulî Türkçe’sini bilerek yıkmıştı, sen aynı Türkçe ile yükselteceksin.
Bir Yahudisever’e: Latin yazısı Türk yazısıymış… Bu hezeyanı bırak da, sen bana, o çok sevdiğin Siyonistlerin ve İsrail’in, kendi dillerini niçin millî İbranî alfabesiyle yazdıklarının, niçin bizim gibi Frenk yazısıyla yazmadıklarının ikna edici cevabını ver.
Büyük konuşanlar, büyük Türkçe bilmeli, en az yüz bin kelimelik edebî Türkçe’nin ufuklarında dolaşabilmelidir.
Fuzulî’siz, Şeyh Galib’siz, Evliya Çelebi’siz, Ziya Paşa’sız, Namık Kemal’siz, Ahmed Cevdet Paşa’sız, hattâ Tevfik Fikret’siz büyük Türkiye olmaz. Bırakın Büyük Türkiye’yi, bunların Türkçesi olmadan Türkiye yaşamaz, sürünür ancak.
Zengin lisan ve edebiyat olmadan köy olmaz kasaba olmaz.