Birbirimizi Yiyerek Teröristleri Sevindirmeyelim
Geçen yazımızı şöyle bitirmiştik: “Tamam, onları anladık. Tamam, onları anladık. Fakat ya kimi rütbeli asker ve polislere ne oluyor? Onlar, ülkenin yaşadığı bu macerayı ve kendilerini vuran teröristleri tanımıyorlar mı?
Bu ne demek?
Şimdi bunu açalım. Barış sürecinde kan dökülmüyordu. Ancak PKK’ya aşırı müsamaha ve şehirlere yerleşme gibi bazı endişeler varsa da, sürecin devam ederek sorunların demokratik yollarla siyaseten çözülmesi herkesin isteği idi. Ama PKK kendince ne sebebe dayandı ise bu süreci ilk kanı dökerek bitirdi. Yeniden şehit veya ölü örgüt üyesi cenazeleri tansiyonu yükseltti. Muhalefet, önümüzü kesmek isteyen Batılı güçler ve onların maşası paralel örgütü anladık, onlar bu tansiyondan medet umuyorlar, tamam, onları anladık. Fakat ya kimi rütbeli asker ve polislere ne oluyor? İktidara dönük “niye kan döküyorsunuz?” diye eleştirmek doğru mu? Onlar, ülkenin yaşadığı bu macerayı ve kendilerini vuran teröristleri tanımıyorlar mı?
Cevap “evet, tanıyorlar” ise, o mesleği niye yapıyorlar? Asker veya sivil, güvenlik görevlisinin işi ne? Suçlularla, katillerle, teröristlerle mücadele etmek değil mi?
Yok, cevap “hayır” ise, o mesleği hiç yapmasınlar. Vazifesini bilmeyen memur olabilir mi?
Hemen söyleyelim; asker veya polis, iktidar gibi düşünmeyebilir. Kendisinin ve sevdiklerinin siyasi bakışı farklı olabilir. Tamam, ama buna rağmen iktidarın emrini yerine getirmek zorundadır. Memurluğun gereği budur; emir kanunlara açıkça aykırı olmadıktan sonra, yerine getirilir. Değilse istifa edilir. Devlete paralel ikinci bir otorite, devleti de bitirir, milleti de. Kimsenin bu millete böyle bir kötülüğü yapması doğru da değildir, izin de verilmez.
Velev ki evinden şehit cenazesi kalksa da, velev ki rütbesi “yarbay” olsa da…
Acılarını anlamaya çalışıyoruz. Evet, ateş düştüğü yeri yakarmış, ama her şehit haberinde bizim de gözlerimiz doluyor ve donup kalıyoruz tv. başında. Ve takdir edilecek nice manzaralarla karşılaşıyoruz bu arada.
Bir anne şehit cenazesinde “ağlamayacağım, hatta güleceğim. Ta ki oğlumun katilleri sevinmesin” diyor ve yapıyor. Takdir ediyoruz.
Nice babalar ya “vatan sağolsun” diyor, ya da sessizce ağlayarak şehidini kabrine uğurluyor. Takdir ediyoruz.
Ya koca bir yarbay ne yapıyor?
Şehit kardeşinin başında bağırıyor: “Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonuna kadar savaş diyor? Kendileri gitsin savaşsın.”
Kime söylüyor bunu?
Başkomutanı Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a ve Başbakana.
Olacak iş mi?
Önce komutanına isyan ederek, sonra da askerliğin aynı zamanda gerekirse terörle mücadele olduğunu bilmeyerek askerlik mesleğine sözün en hafifiyle zarar veriyor. Yakışmıyor bir yarbaya bu durum. Üstelik bal gibi de siyaset yapıyor üstünde üniformasıyla. Böyle asker olur mu Allah aşkına?
Medyada günlerdir konu ediliyor: “Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde PKK ile çıkan çatışmada şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze namazı büyük öfkeye sahne oldu. Şehit Yüzbaşı’nın ağabeyi Yarbay kardeşinin tabutunun başında “Burada vatan evladı, 32 yaşında, daha vatanına, sevdiklerine, dünyaya doymadı” diyor.
Üzülüyoruz ne kelime. Ciğerlerimiz parçalanıyor. Vatanın ortadan çatırdaması ve kan gövdeyi götürür olması ihtimali ile iki büklüm oluyoruz sancıdan.
Ama ey yarbay bey, senin kardeşinin diğer şehitlerden farkı ne? Onların yaş ortalaması 32 bile değildir zannedersem. Sonra yarın sana da bir vazife çıktığında gitmeyecek misin? O zaman yine “Kendileri gitsin savaşsın” mı diyeceksin? Bu nasıl bir söz? Bir asker hem de kalabalık bir yerde üstündeki asker elbisesiyle böyle konuşur mu?
Soruya bakar mısınız: “Bunun katili kim?”
Biz de soralım: “Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde PKK ile çıkan çatışmada şehit olduğunu, katilinin PKK olduğunu bilmiyor musun?”
Bunu bilmiyor olamazsın. Amacın başka ise o zaman hiç olmayacak bir yerde siyaset yapıyorsun demektir. Bak orada bir rütbeli asker daha vardı ön safta. Heykel gibi vakur duruyor ve bir kelime etmiyordu. Asker odur işte.
Herkes için öyle olması takdire şâyandır, ama özellikle ssker za’f gösterip düşmanı sevindirmez!
Bu münasebetle bir uyarı daha yapmak gerekiyor herkese. Ama gelecek yazıda.