Depremini Bekleyen Mega Kent
17 Ağustos 1999’dan bu yana tam on altı yıl geçti. Az zaman değil. İstanbul, depremini bekleyen bir şehir. Bütün sismologlar, deprem uzmanları olacak, yakında olabilir diyor. Tarihe bakıyoruz, muayyen aralıklarla hep olagelmiş.
İstanbul depreme hazır mı? İşte mesele budur.
On altı yıl boyunca bu konuda neler yapıldı?
Şehrin son nüfusu otuz milyondan fazladır… 7-8 arasındaki bir zelzelede kaç bina yıkılacaktır? Tahminen kaç kişi ölecektir?
Bazı hesap kitap bilmez kimseler 80 bin bina yıkılacak, kırk bin kişi ölecek diyor. Bu adamlar hesap bilmiyor mu hiç?
Bazı uzmanlar şehrin binalarının yüzde sekseni çürüktür yıkılır diyor. Kaç bina çöküp yassı kadayıf gibi olacak?
Kaç kişi ölecek… Kaç kişi yaralanacak… Yaralılar nerede tedavi edilecek.
Evleri yıkılanlar hangi açık alanlarda çadır kurup konaklayacak.
Şehirde böyle yerler vardır. Bunların yüzde 90’ına bina yapıldı.
Zelzelezedeler ne yiyecekler, ne içecekler.
Tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderecekler?
Ölüler nerelere, nasıl gömülecek?
Yağmacı canavarlarla nasıl mücadele edilecek?
Yardım bahanesiyle Marmaray’a gelen süper devletin donanmasının bölgeyi işgal etmesi, asker çıkartması nasıl önlenecek?
1974’te Çin’de korkunç bir zelzele olmuş ve bir milyondan fazla insan ölmüştü.
Bir ara Belediye, Fatih Akdeniz caddesindeki bütün binaları mühendislere kontrol ettirmiş ve bunların üçü dışında hepsinin zelzelede yıkılacağı meydana çıkmıştı.
Son on altı yıl içinde yapılması gerekenler, yapılabilecekler yapılmış olsaydı, İstanbul büyük zelzeleye dayanabilir, ölümler ve yıkımlar asgarîye indirilebilirdi.
Halkın sığınacağı, toplanacağı açık alanlar, meydanlar niçin yapılaşmaya betonlaşmaya açılmıştır?
Niçin çürük binalar yıkılmamıştır.
Niçin sağlamlaştırılması gereken yapılar sağlam ve dirençli hale getirilmemiştir?
Şehir niçin azgın rantçılara kurban edilmiştir?
İstanbul’un nüfusunun hâlâ on üç veya on beş milyon olduğunu iddia edenlere soruyorum. Bu iddialarınızı Kur’an’a el basarak tekrar edebilir misiniz? Halkı niçin aldatıyorsunuz?
Zelzele elbette Allah’ın emridir, işidir ama akıllı, tedbirli, firasetli insanlar bu felakete karşı çareler, çözümler arar ve bunları hayata geçirir.
Sultanahmet’te nice çürük çarık kaçak binanın dış cepheleri mantolanarak, içlerine makyaj yapılarak turizme açıldığını biliyorum.
Tedbir alınmadığı için zelzelede canlarını kaybedecek büyük sayıdaki vatandaşın katilleri kimler olacaktır?
Japonya’da 7-8 şiddetinde bir zelzele olunca kaç bina yıkılıyor, kaç insan ölüyor; bizde aynı şiddetteki bir zelzelede niçin on katı yıkım ve ölüm oluyor.
(17 Ağustos zelzelesinden sonra halkı tedirgin edici, idarecileri vazifeye çağırıcı korkutucu ürkütücü yazılar kaleme almıştım. Bundan rahatsız ve tedirgin olanlar, yahu be herif kes şu karamsar yazıları, öleceksek huzur içinde ölelim demişlerdi. Keşke yazılarıma devam etmiş ve gafilleri uyarabilmiş olsaydım…)