Cemal Nar

Cemal Nar

Müslüman Kürt Kardeşlerimize Teşekkürler

Müslüman Kürt Kardeşlerimize Teşekkürler

Bir cinnet haline benzer yaşadıklarımız. Acı toplumun kılcal damarlarına kadar sirayet ediyor. Bu ise Müslümanca bir tavırdan uzak olanları öfkeyle ayağa kaldırıyor. Allah daha büyük acılardan korusun. Ateşe benzin döker gibi acıları ellerimizle büyütmekten kurtarın bizleri.

 

Evet, öfkelenecek çok şey var. Evet, öfke bugünler için gerekli. Evet, öfke, dinimizi, mukaddesatımızı, milletimizi ve vatanımızı korumak için gerekli. Öfkelenmeyen adamın eşekten farkı ne?

Önemli olan öfkelenecek konuyu bilmek ve öfkeyi kontrol ederek o anda bile aklı selim ile gereğince davranmasını bilebilmek. Eğer öfke böyle olmazsa çok tehlikelidir.

Evlatlarımız hain pusularda can veriyor. İçimiz yanıyor. Yine içimiz yanıyor ve öfkeleniyoruz; çünkü bu ihaneti yapanlar bu vatanın avladı. Müslüman ana babanın evlatları. Omların da anaları ağlıyor, akrabaları acı çekiyor. Hem de katmerli.

Katmerli, çünkü vatan, millet için, bu ülkede özgürce dinimizi yaşamak için, yani Allah için ölenler şehir olup cennete gidiyorlar. Ya karşı taraf? Marksist Leninist bir dava için, ırkçılık uğruna ölüyorlar. Malum, ırkçılık için ölene “bizden değildir” diyor sevgili Peygamberimiz.

Bizim bazı çok bilmişlerimiz ve milletimizin perişanlığını isteyen kimi düşmanlarımız, “Kemalist rejim için ölenler şehit midir?” diye soracaklar. Bu memlekette bir tane “Kemalist” gördünüz mü siz? Ben görmedim. Adam solcu fakat Kemalist geçiniyor. Ne alaka? Sosyalist enternasyonelinden döner dönmez ulus devlet naraları atanlar ne sosyalisttirler, ne de Kemalist. Sosyalistler ırkçı, ulusalcı olur mu? Bu ülkede oluyorlar.

Ülkücüden Kemalist olur mu? Ama olduğunu söyleyen o kadar ülkücü vardır ki, şaşarsınız. Kemalist olan şeriatçı olur mu? Ümmetçi olur mu? Normalde olmaz. Ama MHP’nin üst düzeyini saymazsanız bu ülkede ülkücülerin en azından çoğunluğu şeriatçı ve ümmetçidirler. Ama aynı zamanda milliyetçidirler de. Atılan sloganlara bakar mısınız? “Yâ Allah, Bismillah, Allahu ekber”. Son günlerde bir sloganı onlardan da duymaya başladık: “Tekbiiir! Allahu ekber”.

Belki soru hazırdır zihinlerde, “bir insan hem şeriatçı, hem de laik ve batıcı olur mu?” Bence olmaz. Peki hem ulusalcı anlamında milliyetçi, hem de ümmetçi olur mu? Elbette olmaz. Peki görünen ne? Kafa karışıklığı. Bunun altında yatan da çoğunlukla  sistemin millisiz eğitimi. Zaten bu kafa karışıklığı, bu cehalet yerini bir okumaya ve öğrenmeye, özellikle de İslam’ı öğrenmeye bıraksa, memleket kurtulur. Karanlık odada elektrik düğmesine basmakla aydınlığın gelmesi gibi, cehalet ilimle kaybolur gider.

Her neyse, ölen asker ve polisimiz “Kemalist rejim için” değil, bu milletin dinini, malını, ırzını ve vatanını korumak için savaşıyor ve şehit oluyor. Ya PKK ölüleri? Ne için kan döküyor ve ölüyorlar? Hiç. Eğer Müslümanlarsa, bilmeleri gerekir ki, ne Marksist Leninist dava için ölünür, ne de bir laik ulus devlet kurmak için. Bu yüzden teröristlerin ölüleri cehennemliktir. Dünyada da hüsran, ahirette de ebediyyen hüsran.

Bunu bilen bir ana baba ve akrabanın üzüntüsü çiftedir. Bir tesellisi de yoktur. Üstelik kendi dinine ve milletine düşman olarak ölen bir çocuğa sahip olmak, ayrı bir acı ve ızdıraptır. Bu en büyük acıyı, evladını dinsiz imansız bir dava adına boş yere ölmeyi onlara PKK yaşatıyor. Affedilir mi?

Müslüman Kürt kardeşlerimi tebrik ediyorum. Artık PKK’yı gönüllerinden çıkardılar. Destek vermiyorlar. “Artık yeter! Bizim için kan dökme” diyorlar. Çok kışkırtılmalarına, tehdit edilmelerine rağmen, PKK’yı dinlemiyorlar.

İşte bu durum PKK’nın sonunu getirip bitirecektir inşallah.

Hemen söyleyelim, büyük bir musibet yaşıyoruz. Müslüman musibete duçar olunca ne yapar?

Önce şu ayeti okur:“İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun” der. Yani “Şüphesiz Biz Allah’tan Geldik ve Şüphesiz Dönüşümüz O’nadır.”(Bakara 156)

Ayetin başı şöyle; "(Ey Muhammed!) Sen musibet geldiğinde sabredenleri  müjdele. O sabredenleri ki kendilerine bir musibet dokunduğu vakit, "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" derler. "Biz, her halde Allah'ınız ve mutlaka O'na dönüp varacağız." Derler.”

“Mümine eziyet verecek her şey, onun için bir musibettir" hadis-i şerifi gereğince eziyet verecek herhangi bir zarara uğradıkları zaman böy derler Müslümanlar. Bunu yalnız dil ile değil, yaratma ve yaratılma gayesini düşünerek bütün kalb ile söylerler. " Biz Allah'ınız" demekte malı, canı, her şeyi Allah'a teslim ve Allah'ın mülkü olan her şeyde, hatta canlarımızda ve bedenlerimizde bile dilediği gibi yönetim hakkı olduğunu ve acı tatlı O'nun hiçbir tasarrufuna itirazın caiz olmayacağını itiraf ile Allah'ın dilediğini yapmasına, kaza ve kadere razı olduğunu açıklama vardır. Bu makam, pek büyük bir makamdır. Bu makamı kazanan nefse: "Nefs-i râdıye: Allah'ın emrine râzı olmuş nefis" denir. Bu ise, isteklerin sonu ve mertebelerin en üstünü olan en büyük rızadır. Lezzetlerin en büyüğü de rıza lezzetidir. (Bkz. Elmalılı Tefsiri.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi