Cizre’de Neler Oluyor?
Bu Cizre ile alakalı yazdığım ikinci yazı… Daha önce, Çözüm Süreci devam ederken, “Cizre’de Kim Kime Nanik yapıyor?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Nisan-Mayıs 2013 PKK/KCK olaylarından tutun, 6-11 Ekim 2014 KCK merkezli Kobani olaylarında başrolde olan Cizre’de olan bitenleri yazmış, adeta başkaldırıya dönen KCK eylemliliği ve kısmen dini-mezhebi saikla artan tansiyonun ve tepkimelerin formasyonları hakkında bilgi setleri vermiştim…
Bugün Cizre yine gündemde, fakat farklı şartlarda gündemde! “Meskûn Mahal Savaşı/Şehir Savaşı” vererek “kurtarılmış bölgeler” oluşturmaya cüret eden terör örgütüne, Cizre’nin tekrar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayrılmaz bir parçası olduğunun hatırlatılmaya başlanmasıyla gündemde!
Çözüm Süreci boyunca; halkın arasına sızan, halkı tehdit eden, devletin kolluk kuvvetlerine açık tehdit oluşturan, haraç toplayan, insan katleden, ihaleleri yönlendiren, yol kesen, yağma yapan, örgütün dağ kadrosuna silah ve lojistik aktaran, Batı’dan militan devşiren, evlere mektup yollayıp her evden örgüte militan isteyen terör örgütü ve yandaşları; Çözüm Süreci’yle birlikte bölgeden ıskat edilen Kara Kuvvetlerimizin uzun bir aradan sonra tekrar sahaya inmesi ve bu duruma “dur” demeye başlamasından sonra, kahpeliğin bir üst boyuna geçtiler! İnsan aklıyla alay edercesine “Devlet keskin nişancılarla çocukları katlediyor” propagandalarıyla ve mağduriyet edebiyatlarıyla kendilerini acındırmaya başladılar!
Hayır, ne bekliyorlardı ki? Hendek kazıp, bombalı tuzak ve pusu kurarak namertçe asker-polis katledip rahatça özyönetim ilan edeceklerini mi sanıyorlardı..? Tüm bunlar olup biterken bir reaksiyon olmayacağını, MİT-Öcalan Müzakere Süreci’nde alıştıkları serbestliği ve bu süreci yürüten siyasi ve bürokratik kapasitenin engin toleransını mı bekliyorlardı?
Ülkesinin güvenliğini sağlamak için vatani görevini yerine getiren 20 yaşındaki gencecik çocuklara haince pusu kurulması ve kitlevi korku yaratan toplumsal şiddetin körüklenmesi karşısında sessiz kalan, adı ‘insan hakları örgütü’ olan ama sadece terör örgütü haklarını savunan bazı STK’lar, şu sıralar feryâd-ü figan ediyorlar! Sebep: Cizre’de bir haftadır süren sokağa çıkma yasağı…
Bu insan hakları örgütleri, sevgi pıtırcığı muamelesi çektikleri PKK’yı bölgeden temizlemeye çalışan TSK’nin, orada sokağa çıkma yasağı uygulamadan bu işi nasıl yapacağını açıklasalar ya!.. Onların derdi sokağa çıkma yasağı sonrası insan hakları ihlalleri filan değil ki, onların derdi, PKK’nın halkın arasından temizlenmesi..! Onun için sivil halkın haklarını bahane edip bu amaçlarını gizlemeye çalışıyorlar!
Zihinlerini iğfal ettiğiniz çoluk çocuklardan müteşekkil çakma polis gücü kurun, sonra ellerine silah verip ülkenin polisine askerine saldırtın, ardından en zor çatışma çeşidi olan şehir savaşında hâkimiyet güvenlik güçlerinin eline geçince de “T.C gençlerimizi ve sivillerimizi öldürüyor” diye propaganda yapın! Ne âlâ be..!
Hülasa,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliği ve bağımsızlığı; ‘vazgeçilemez, devredilemez ve paylaşılamaz’dır. Haa… “Ben bunu kabul etmiyor, ülkenin bir kısmında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini ortadan kaldırmak veya bu egemenliğe ortak olmak istiyorum” dersen… Yahut Cizre’de olduğu gibi “bu yeri savunamazsın çünkü burası benim” dersen, bunun bedelini “her türlü” ödersin!
Allah, Türk ordusu ve polis teşkilatına yardımcı olsun!
Tüm tatlı su solcuları, tatlı su İslamcıları, fırsatçı liberaller, Çözüm Süreci’ romantikleri ve dahi liderleri milliyetçiliği ayaklar altına aldığında kozmopolit, liderleri ayaklar altına alınan milliyetçiliği öpüp başının üstüne koyduğundaysa milliyetçi olan saftirik partizanlar da bu duaya âmin demeli… Desin ki; bir daha daralan iç politik manevra alanları, eşkıya ile müzakere yürüterek genişletilmeye çalışılmasın! Birilerine “hayat öpücüğü” haline getirilen sahte barış süreçleri işleterek, terör örgütüne meşrûiyet transfer edilmesin… “Kılıç çeken kılıçla düşer!” ilkesi mucibince amel edilsin, Türkiye rahat bir nefes alsın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.