Dik Çene
Irak çıkartmasının o ateşli günlerinde müttefikimiz(!) ABD, tüm hava sahalarımızın emrine amade edilmesini zamanın Başbakanı Erdoğan’dan istiyordu.
14 Mart 2003 tarihinde Pearson, Erdoğan’a Bush’un mektubunu iletti.
Mektup içerik itibarı ile oldukça sert cümleler taşıyordu:
“Bugüne kadar 16 defa verdiğiniz tarihin hiçbirini tutmadınız.”
Bu arada çok konuştuğu ve de lüzumsuz laflar ettiği için kendisine “Dik Çeneli Herif” lakabı takılan Dick Cheney’in Erdoğan’ı arayarak hava sahalarının derhal açılmasını emir şeklinde buyurunca, “BM Güvenlik Konseyi’nin nihai kararını beklemekten yanayız” cevabını aldı ve de kıçının üzerine oturdu...
Çenesi dik tipler sadece dış politikalarda olmaz, içte de olur.
Bakarsınız aynı partinin milletvekili partisini eleştiriyor.
Bir sefer dayanamadım, dedim ki, bak kardeşim, gerektiğinde AK Parti’yi biz eleştiririz de sen eleştiremezsin, eleştireceksen o partide bir dakika bile durmaman lazım.
İşte Abdüllatif Şener... Haklı veya haksız, ters düşünce çekip gitti...
Bülent Arınç’ın “eskiden biz’dik şimdi ben olduk” şeklindeki sözlerini de seyir defterinden takibe alarak sorduk: Ne zaman bizdik Bülent Arınç?
Aslında Egeliler değil de Karadenizliler çok konuşur.
Ben de dahil, en son söyleyeceğimizi en önce söyler dayağı yeriz...
“Kürt sorunu vardır” demek tabi ki hata idi...
Bu ülkede tek başına Kürtler yaşamış olsa, hadi neyse, hep birlikte yaşadığımıza göre sorunlar varsa hepimizindir. Yani Müslüman halkın sorunları...
Fakülte kapısından geri çevrilen başörtülü kızımıza sen Türk müsün, Kürt müsün? diye sormuyorlardı. Anzavur da Kürt olsaydı ‘Kürt isyanı’ diyeceklerdi...
Tarih bile gevezeliklerle doludur...
Geçmişte Doğu Karadeniz şehirlerinden birisinde oldu.
Hacca gitmeden önce eşten dosttan helallik isteriz ya.
İşte o niyetle kırk yıllık kapı komşusunu ziyaret eden hacı adayı “komşu” diyerekten söze başladı: “Biliyorsunuz, hac Allah’ın(cc) emridir, hali vakti müsait olan her Müslüman bu farzı ömrü hayatında bir sefer yapmak zorundadır. İşte ben de bu niyetle hazırlıklarımı yaptım, şimdi sizden ve bütün komşulardan helallik diliyorum, öyle ya, yola çıkmak bizim elimizde ama eve sağ salim dönmek ya nasip. Allah(cc) bilir...”
Bu konuşma üzerine duygulanan komşusu:
“Ne demek efendim, yıllardır kapı komşuyuz, yedik içtik, güldük, ağladık, arada bir hak geçmişse benden yana ananın ak sütü gibi helal olsun.”
Kısa bir aradan sonra hacı adayı yine:
“Komşu, hakkını helal et ne olur?”
“Ettik ya, helali hoş olsun, sen de helal et.”
İkinci bardağa başladığında yine tutturdu:
“Yahu komşu ne olur, şu hakkını helal et, cahillikte olmaz değil, oluyor işte.”
Bu sefer komşu hiddetleniyor: “Yahu durmadan aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun, yoksa benim bilmediğim başka şeyler mi var? Dilinin altındaki bakla neyse çıkar da bileyim...”
“He ya, Allah(cc) senden razı olsun, cahillik, gençlikte senin hanımla aramızda bazı olumsuz işler oldu, onu da demek istiyorum.”
Komşuda sigortalar atıyor.
Yan odadan av tüfeğini kaptığı gibi basıyor tetiğe:
“Vay namussuz, demek ki gevelediğin buydu, şimdi sen hakkını helal et.”
Hacca gitmek isterken mezara gidiyor...
Diğeri de hapishaneye...
Dedim ya çene, ah bu çenemizi bir tutabilsek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.