Hassa Kaymakamı Mustafa Pala
En zor işlerden birisi de, ölümün soğuk yüzünü yakınlarına haber vermektir. Öylesi bir görevi üstlenen genç kaymakamımız Mustafa Pala, şehit Mehmet Tuhal’ın anne ve babasının yanına gittiğinde adeta zorlandı, boğazı düğümlendi, yutkundu, bocaladı…
Bu acı haberi anne babaya nasıl verse, nasıl söze başlasa!..
Dedik ya, kolay bir iş değil.
Genç kaymakam, bir Müslüman’ın anlayacağı dilden ve de teskin olacağı halden söze başlamayı düşünmüş olacak ki, pat diye “oğlunuz şehit oldu” elbette diyemezdi.
“Şehitlik mertebesi isteğe değil, nasibe bağlı.”
Peşinden konuya giriyor:
“Ne mutlu evladımız şehit oldu. Peygamberimize komşu olacak. Sizler de şehit annesi babası oldunuz.”
Bu ifadelerin hangisi yanlış?
Başta Hürriyet gazetesi olmak üzere kaymakam manşet oldu.
Arkasından bir başka şehadet olayında aynı sözleri söyleyince, bu sefer de “ikinci skandal” diye başlıklar attılar. Bir haftadır Hassa kaymakamı gündemde…
Hey genç kaymakam!
Fincancı katırlarını ürküttüğünün farkında mısın?..
Bu katırlar peygamberden, şehadetten ürkerler.
Herkes kendi lisanı ile konuşur.
Sen de kendi lisanın ile konuşunca katırlar ürktüler.
Aleme bakın, her varlık kendi lisanı ile konuşmuyor mu?
Kaymakam, bateri çalan cinsinden ve de laik birisi olsaydı elbette ki lisanı da farklı olacaktı. Belki de damdan düşer gibi konuşacaktı…
“Peygambere komşu olmak” sözünü duyanlar su kaynattılar…
Şehit haberini kamera ile haber vermeye gitti ayaklarına yattılar.
Bu ülkede hangi haber var da kamerası yok?
Tuvaletlere bile kameralarla gidiliyor.
Yamyam tipliler insan yiyecekleri zaman suyun yukarı tarafına geçerler. Geçerler ki aşağıdan su içeni “suyumu bulandırdın” diye suçlasınlar diye.
Ulan su hiç aşağıdan bulandırılır mı?
Laik bir düzenin kaymakamı “Ne mutlu evladımız şehit oldu”derse bulandırılır!
Hem de çamur şeklinde.
Hele de Başbakan Davutoğlu soruşturma açılması için talimat vermişse gerçekten üzülürüm. Kaymakam ne yaptı ki hakkında soruşturma açılıyor?
Hadi derdimizi namerde anlatamadık, sende mi Brütüs!
Seçim günü yaklaştıkça siyasetin frekansları da bozuluyor.
İşte gördünüz, teröre karşı İstanbul halkının ayaklanışını Samanyolu gibi televizyonlar, sırf kıskançlıkları yüzünden seçim mitingi diye ekranlarına taşıdılar…
Hırs ne kötüdür ki balı sirke gösterir.
Elin oğlunda Beyaz Saray düşmanlığı var…
Ülkedeki istikrarı bozmak için “teröre lanet” mitinglerini bile intikama tahvil ediyorlar. Özerklik hastalığı sadece örgüte has bir olay değil.
Örgüte destek çıkan çevreler bile aynı hastalıktan muzdarip.
Kürt halkına sorun, özerklik diye bir talepleri yok.
Şehirleri harap olmuş, iş yerlerini açamayan, terör yüzünden seyahat hürriyeti kısıtlı olan o halk bölgesinde huzur ve istikrar istiyor…
İşte gördünüz…
Bu konuda seçimlere girmemekle bölgeye ve ülkeye en büyük hizmeti HÜDA-PAR yaptı. HÜDA- PAR seçmeni işin farkında ve de bilinçli…
Onlar hizmet ediyor, biz de kaymakama soruşturma açıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.