Kalemi eğrilen bir muhalefetin ola ki ağzı da eğrilir.

Doğruyu söylemiyorlar...

Mertçe değil alçakça saldırıyorlar...

Cumhurbaşkanı suçu valilerin üzerine atıyormuş. 

Güya Cumhurbaşkanı teröristlere “ellemeyin” demiş.

Onlar da oturmuşlar mangal keyfi yapmışlar!

Önceleri de söyledik, dedik ki “süreç boyunca yetkililer yanlış bilgilendirilince,  PKK bunu fırsat bilerek özellikle şehir kesiminde örgütlenmiş.”

Taraf toplamış...

Dağa oldukça militan götürmüş.

Kaçırmış dağda ırzına geçmiş...

Burası tamam da, görevlilerin yasal görevlerini yapmamakla, operasyon yapmama işini birbirinden ayıralım. “Operasyon”  idari bir talimattır.

İşin içinde sınır dışı da olduğundan bu talimatı tabii ki üst yetkililer verir.

Olayın bir de hem asayiş, hem de adli yönü var...  

Asayiş görevi mahalli idare amirinin.

Adli görev de savcının yasal yetkisinde.

Kimseler “bu yetkileri kullanma” diyemez.  

İçişleri eski Bakanı Efgan Ala da bunu söylüyor...

5271 sayılı CMK’nun 161. Maddesi’ni açıp okusunlar:

“Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir.”

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gayet açık.

Bu kanun hangi hallerin terör veya terör suçlusu sayılacağını sayıyor. 

Bu durumda başka yerlerde kapı aramaya gerek yok. 

Mesela, teröristler birilerini dağa kaçırıyorsa, veya her nerede olursa olsun olaylar çıkarıyorsa, cumhuriyet savcısı haberi aldığında Başbakana soracak değil. 

Hemen harekete geçecek.  

Veya bombalama...

Veya silah nakli esnasında haberi alan savcı “bırakın ne yaparsa yapsınlar, süreç var müdahale etmeyelim” diyemeyecek. Derse görevini kötüye kullanmış olur...

Aynı şekilde idare amiri asayişi sağlamaktan imtina edemez.

Muhalefetin, özellikle HDP ile iş tutan paralelci cemaatin hukukçuları bunları bilmezmiş gibi hedef saptırıyorlar. Yıldırım düşse Cumhurbaşkanı sorumlu!

Teröristin cesedini aracın arkasına bağlayarak sürükleyin talimatını Cumhurbaşkanı mı verdi? Bu olayı hiç kimse tasvip etmedi, belki de bu işi yapan HDP’ye malzeme vermek istemiştir. O da diyor,  “İşte görün, TC Kürtlere böyle muamele ediyor.”

Hele de Demirtaş büyüğümüzün hem Başbakanı, hem de İçişleri Bakanını istifaya çağırma pişkinliğine ne demeli! Tabii ki onlar da “emrin olur” diyerekten istifayı çektiler.

İstifa edecek birisi varsa o da sensin...

Bu kadar masum kanı akıtan PKK militanları Şehid Yasin  Börü ile üç arkadaşını vahşice katletmesine sesin soluğun çıkmaz da, bir terörist öldürüldüğünde şahin kesilirsin.

Çünkü sen de onlardansın...

İşin özü; operasyon başkadır; adli ve asayiş görevi başkadır.

Belli ki örgütle yapılan anlaşma gereği, operasyonlara bir süre ara verilince görüldü ki kökü dışarıda olan bu örgütün ne sözü geçerli, ne de attığı imzanın bir değeri var...

Dersini alan aldı, şimdi işin esası yapılıyor...

Kimsenin suçu bir başkasının üzerine yıktığı yok.

Hele de Cumhurbaşkanı yanlış yapabilir de suçu kimsenin üzerine yıkmaz, öyle olsa eğilerek yürürdü, baksana dik yürüyor...