Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

“Basın Özgürlüğü” mü Dediniz?...

“Basın Özgürlüğü” mü Dediniz?...

Basın özgürlüğü”nü tartışmadan önce “Hangi basın?” dememiz gerekiyor.

Türkçe ilk sivil gazeteler olan Tercüman-ı Ahvâl, Tasvir-i Efkâr, Muhbir, Tercüman-ı Hakikat, Basiret, İttihad, Devir, Bedir gazeteleri, günümüzdeki bazı gazetelerden çok daha fazla gazete özelliği taşımaktaydı. Çünkü onlar, gerçekten sadece haber vererek gazetecilik yapıyorlar, köşe yazılarında da okurları manipüle etmiyorlardı. Hepsinden de önemlisi, o gazeteler, devletten ihale koparmanın aracı olmuyorlardı.

Bizde “toplum mühendisliği” gazetesi olarak Hakimiyet-i Milliye ve Cumhuriyet  gazeteleri ile başlayan görünüşte sivil ama devlete göbekten ve cepten bağlı gazeteler, gazetecilik ahlakını ellerinin tersiyle iterek “sahibinin sesi” oldular. Günümüzdeki medya savaşı da, sivil gazetecilikle resmî gazetecilik kavgasıdır; basit bir iktidar-Doğan medya kavgası değildir.

Mesele sadece Aydın Doğan da değildir. O yokken de bu medya meselesi vardı. 1967-68’den beri gazeteleri takip ederim. Bu milletin değerlerinin dışında ve hatta bu milletin bütün değerlerine karşı olan medya, o yıllarda başka patronajla arz-ı endam ediyordu; şimdi başka kişilerle arz-ı endam ediyor. Gazeteler de farklılaşabilir; fakat amaçları değişmez. Bakın işte… Düne kadar Hürriyet, Milliyet’te bu millete hakaret eden gazeteci eskileri şimdi Sözcü’de bir araya geldi. 

Bu gazetelerin amacı, gerçek gazetecilik değil, partizan cumhuriyetçi vatandaş yetiştirmektir. Yani yaptıkları gazetecilik değil, rejim muhafızlığıdır. Bunların özgürlük dedikleri, bu milletin hayrına olan her şeyi kötülemektir. 

Rüzgâr bu milletin lehine esse, bunlar, rüzgâra karşı çıkarlar. 

Yağmur bu milletin faydasına yağsa, bunlar yağmura karşı çıkarlar.

Güneş bu milletin gönlünü ısıtmak için doğsa, bunlar güneşe karşı çıkarlar. 

Çünkü bunların amaçları ne rüzgârdır, ne yağmurdur ve ne de güneştir!.. 

Bunların kastı bizzat bu millettir.

Bunların istediği özgürlük, bu millete hakaret etme özgürlüğüdür ve ben böyle bir özgürlüğe sonuna kadar karşıyım.

13 yılda pek çok kurumda, milletiyle ters düşme zihniyeti yok edildi; kala kala bu medya bozuntuları kaldı millete hakaret sesi kesilmeyen.

PKK, binlerce polis, Mehmetçik, öğretmen, mühendis, vatandaş katletti;  bunlara gıklarını çıkarmayan gazete bozuntuları, PKK’lı cesedinin sürüklenmesi karşısında ciyak ciyak bağırıyorlar.

2 polis uykusunda katledilirken, bir subay eşi ve kızının gözlerinin önünde katledilirken, bir diğeri eşiyle beraber çarşıda katledilirken, öğretmenler, bebekler katledilirken, yollara sokaklara kurulan tuzaklarla Mehmetçikler, polisler, Fıratlar katledilirken manşetleri sus pus olanlar, PKK’lının cesedini görünce cırlak cırlak ötmeye başladılar. 

Yeni Türkiye’de, proje gazetelerine yer olmamalı ve sadece gerçek gazetecilik yapacak gazeteler faaliyet göstermeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi