AK Parti Üstünden Türkiye’ye Vurmak
Nazar değmesin diye okuduk üfledik, ama insanların zihniyeti, tıyneti, cibiliyeti kolay değişmiyor. Biz yine okuyup üfleyecek, Allah’a yalvaracak, sığınacak, işimizi ona ısmarlayarak tevekkül ve itimat edeceğiz. Başka çare mi var?
Ne oldu bize?
Her şey eskiye nazaran daha iyi gidiyordu. Kanunlar yine Batı menşeli olsa da daha hür, daha serbest bir alan veriyordu vatandaşa. Herkese mutluluk sunan şeriat gelmemişti, ama eskisi kadar faşist ve baskıcı da değildi. Bu bir adım da olsa ilerlemeydi.
Ekonomi de iyiye gidiyordu. Döviz bürolarını unutmuştuk. Enflasyon da tek haneli rakamlara düşmüştü. Paramız değer kazanmıştı. İş adamlarımız üretiyor ve satıyordu. Kalkınma hızı yıllık beşli altılı rakamlardaydı.
Kendi silahımızı yapmaya başlamıştık. Dünyada itibarımız artmış, ülke olarak kendimize güvenin hazzını tatmıştık. Türkiyeli olmak, artık övünülecek duruma gelmişti dışarda. Yüzümüz biraz gülmeye başlamıştı vs. vs.
Hele de “Çözüm Süreci” vardı ve iki sene devam etti. Ülkede iki sene şehit cenazesi olmadı. Halk evlatlarını korkmadan askere gönderdi doğuya. Analar iki sene ağlamadı. Her an kulağı tetikte, “kötü bir haber gelebilir” sinir savaşını yaşamadı. Doğu illeri canlandı. İnsanlara bir rahatlık, mutluluk ve sevinç geldi. Ekonomi iyiye gitti. İnsanlar dağlara, yaylalara rahat çıktı. Köyüne geri döndü. Doğulu annelere cesaret geldi, PKK’ya “evladımı geri ver” kampanyaları başlattılar. Çok iyi oldu. Herkes memnundu. Herkes bu havanın devamı için dua ediyordu. Bu arada ülkede büyük hamleler gerçekleştiriliyordu. Herkesin de, bizim de kafamız nispeten rahatlamıştı.
Bunları kim, hangi iktidar sağladı?
Bunları unutmayalım. Bunları “yok yandaş diyecekler, yok uşak diyecekler, yok dalkavuk diyecekler” gibi yiğide yakışmayan korkulardan uzak olarak konuşalım. Yiğidin hakkını da teslim edelim sevsek de sevmesek de.
Bunu biiznillah Ak Parti iktidarı sağladı. Emeği de, iyiliği de görmek lazım. İyilik gördüğümüze teşekkür etmek lazım. Allah Teâlâ’nın nimetlerine şükretmek lazım. Yoksa nankörlük nimeti alır götürür.
Bir zamanlar Leyla Zana bile, “bu barışı yapsa yapsa Tayyip Erdoğan yapar” demişti, hatırlıyor musunuz? Ve bu çözümün altında gerçekten de onun imzası vardır. O imzayı atarken ihtimal ki bugünleri görüyor, siyasi istismar konusu olacağını biliyor gibi “baldıran zehiri içmekten” bahsediyordu o imzayı atarken. İyi ki korkmadan attı.
Bu arada şunu da söyleyelim; maksat çok iyi idi. Faydasını da gördük. En azından kimi Kürtler cesaret kazandı ve PKK’ya “artık bizim için kan dökme. Devlet yanlışından vaz geçti. Bir çok haklarımızı da verdi. Gerisini de demokrasi ile alırız” demeye başladılar.
Fakat bu arada süreç iyi idare edilmemiş olabilir. Süreç hatırına aşırı müsamaha gösterilmiş ve PKK’ya alan hakimiyeti sağlamada fırsat verilmiş olabilir. Hatalar, kusurlar insan ve idareler için her zaman vardır. Önemli olan onlardan ders almaktır. Varsa hükümet de yanlışlarını görmeli, tedbirler almalıdır. Bu sürecin devamı için gereklidir. Ama bitirilmesine vesile edilmemelidir.
Biz böyle derken, terör iyice kudurdu. Şehirlerde toplu katliama başladı. Düne kadar yeniden gelmeye başlayan şehit cenazeleri Batıyı, öldürülmüş örgüt üyelerinin cenazeleri de Doğuyu yakıyordu. Halk öfke ile bağırıp çağırıyor, ülkede tansiyon yeniden yükseliyordu. Bulanık suda balık avlamak isteyenler, sisli havayı seven kurtlar meydana iniyordu.
Ama birileri “yetmez” diyordu. Halk iyice bıkmalı. Korkmalı. Sinmeli. Büyük davalardan vaz geçmeli. Türkiye’yi büyüten iktidardan usanmalı. Kaosa düşmeli.
Kim bu birileri?
Bunu herkes biliyor artık. Terör örgütlerinin kimin maşası, kimin köpeği olduğunu da biliyor. Niçin kullandıklarını da biliyor. Artık hiç kimse “PKK Kürtler için kan döküyor” diyemez. Zira Kürtler bile bunu istemiyor. Terörü isteyen o malum birileridir ve bütün örgütler birer paralı maşadır.
Benim kanaatim de odur ki, birileri seçim öncesinde AKP oylarını düşürmek, HDP oylarını yükseltmek istiyor. Ülkeyi içine kapanık, pısırık, ele bakan geri kalmış bir hale getirmek ve sömürüyü devam ettirmek istiyor. İstikrarı yok ederek ülkeyi bitirmek istiyor. Kısacası, AKP’den kurtulmak istiyor. Öyleyse artık bu saatten sonra yapılacak iş, “kerhen de olsa” AKP’yi tek başına iktidara getirerek bu maşaları ve onları tutan elleri kırmaktır. Bunu ondan başka yapacak da zaten yoktur.
Particilik yapmıyor, gerçeği söylüyoruz. HDP ve CHP’den ne bekliyorsunuz? Başında Bahçeli ile eli ayağı bağlanan ve işe yarama hale getirilen MHP ne yapabilecek? Baraj altında kalanları konuşmaya gerek var mı?
“Efendim, saadet, Diriliş, BBP iyi partilermiş.”
Böyle diyen kardeşlerime derim ki; İyi de, ne fayda? Yüzdelik oranın dibindeki bu partiler hala” bu millet bize neden oy vermiyor?” diye muhasebe yapacak ve kendilerini yenileyecek yerde, herkese sataşarak laf yetiştirme sevdasındalar. Bu metot iyi ve faydalı ise devam ettirsinler, bir şey dediğimiz yok. Ama bugüne bir faydaları da yok, oyları bölmekten başka…
Dindarlar, muhafazakarlar, milliyetçiler ve mukaddesatçılar için varlık yokluk gibi bir durum söz konusudur. Herkes küçük isteklerini, öfkelerini, menfaatlerini, aidiyetlerini bir kenara bırakarak BÜYÜK TÜRKİYE için birlikte hareket etmeli, emaneten de olsa büyük çatı altında gövde gösterisinde bulunmalıdırlar.
Ta ki HDP baraj altında kalsın. Memleket pırıl pırıl bir sabaha uyansın. Dünya Türkiye neymiş, bir daha tanısın.