Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Onlar üle olur be Hüsmen üle

Onlar üle olur be Hüsmen üle

Hele bakın coş-coş coşuyor mu kartel
Patron emredince koşuyor mu kartel
Gün be gün kılıç sallıyor kendileri
İğne batsa haddi aşıyor mu kartel?


Yazı başlığının hikâyesi:
Bulgaristan göçmeni iki soydaşımız şehre gidiyorlar... Tabii yaya olarak... Bir tepeyi aşınca karşılarına katar halinde develer çıkıyor...
Deve görmemiş her ikisi de... Hüsmen şaşırıyor ve soruyor:
- Nelere bak Mestan nelere...
Mestan da görmemiş deveyi amma bozuntuya vermiyor:
- Onlar üle olur be hüsmen üle olur...
Dün sabah kartelin cücüğünü, yani küçüğünü okuyorum... Baştan sona Tayyip Erdoğan'a saldırı... Çünkü patronlarına kızmış, yazdıkları hakaretlerden yılmış, partililerine "Okumayın Doğan medya gazetelerini" diye talimat veriyor...
Evet, geriden bakanlar için alışılmış bir üslup değil... Amma ne var ki hiç kimse kendi ailesine küfreden, hakaret eden, yalan/yanlış haberlerle küçük düşürmeye kalkışan gazeteleri okumaz, konuşanları dinlemez...
Bu onların tabii haklarıdır...
Ne imiş?
Faşistlik diyorlar... Deh bre deh emir kulları... Faşizm sizden arttı mı ki başkasına kalsın.
Siz, yani Aydın Doğan medyası Vakit gazetesi okutur musunuz bendelerinize? Alır evinize götürür, aile efradınıza okutur musunuz? Zaman içinde kaç kez VAKİT düşmanlığı yaptığınızı hatırlar mısınız?
Öyle besleme derneklerden ve Avrupa hurdalığından topladığınız yandaşlarınızı konuşturup, haklı çıkmaya kalkmayınız... Eğer Tayyip bey sizlerin askeriyesi gibi toplantılarına muhabirlerinizi almasa haliniz nice olur?
AKP'nin yapacağı, hiçbir toplantıya Doğan medya mensuplarını sokmamak...

DALAK/MALAK MESELESİ
Bir 'dönek' adamın askerlikten sıyırmak için dalağını aldırdığı hususunda yaygın kanaat vardı...
Yanılmışız hepimiz de...
İstanbul'da özel bir hastanenin başhekimliğini yapan, aslen Sarız'lı doktor bana telefon açtı... “O operasyon bizim hastanede yapıldı... Ben oranın başhekimi idim... Dalak değil, bayağı ısrarla midesini aldırmıştı... Çok sürmedi, Allah, bir trafik kazasına uğrattı, dalağını orada kaybetti...”

PAŞAMIZA ‘PAŞA’ DENMEYECEKMİŞ
İlker Başbuğ paşa öyle emretmiş akredite gazetecilere... Biz o emirden muafız... Çünkü verdiği emri ne duyduk, ne de bizi ilgilendirir... Zira, biz akredite -güvenilir- değiliz... Ben şahsen 'Paşa'ya 'Paşa' demekten asla geri durmayacağım...
Haksız mıyım İlker Paşa? Bana ve benim gazeteme güvenmeyene benim güven duymam şart mıdır? İşin garibi herkes sevdiği "Jeneral"e "Paşam" diye hitap eder... Tabii şahsen benim öyle bir sevgim yok amma Jeneral mi, general mi, ne ise dilim dönmüyor o sıfata...

ERGENEKON DALGALARI
Yahu bu adamlar takım-taklavat, erkek-avrat darbe yapmayı kafaya koymuşlar... Baksanıza Nurseli İdiz, meşhur Sisi de öncü birliklerin içindeymiş... Henüz iddiadır, amma böyle resmi iddialar yabana atılmaz... Hele de hukukçular tarafından gündeme getirilmişse... Değil mi sayın Baykal? Hani siz bir zamanlar hukukçuları çok severdiniz... Sonraları hüsrana mı uğradınız?
Ve ayrıca Levent Temiz isimli eski ülkücü de gözaltına alınmış... Sizin belki haberiniz yoktu, Levent başkan, Doğu Perinçek'in oğlu Mehmet Perinçek ile sol tandanslı bir dergi çıkarırlardı.. 'Kızılelma' birliği işte o dergi tarafından duyurulmuştu... Herkes oradan tehdit edilir, bedelsiz gönderdikleri dergide yer alan Mao'cu, bölücü, tehdit kokan yazılarını eleştirenleri resimlerini basarak hedef gösterirlerdi...
Beni, Fehmi Koru'yu, Nazlı Ilıcak’ı, Cengiz Çandar'ı bayağı tehdit ettiler ve tabii kimimiz sustu, kimimiz cevaplarını verdi...

Ülkücü/maocu ucubesini o zaman farketmiştik, amma Ergenekon yoktu daha... Meğer neler oluyormuş...
Sempati ne ifade eder?
Elbette dostluğu, arkadaşlığı, beraberliği değil mi?
Peki Ergenekon tutuklusu paşaları emirle ziyaret etmek bizi ilgilendirmez de, ya şu Yaşar Okuyan isimli fırdöndü siyasetçiye ne oluyor? İşini/gücünü bırakmış paşaları ziyarete gidiyor... Tabii kapıdan içeriye alınmıyor... Bilmiyor muydu yedi partinin yakışıklı gülü? Biliyordu, fakat adı unutulacak seviyeye inmişti ve bu çıkışla gündeme gelmeyi yeğlemiş herhalde... Halbuki daha dünkü arkadaşı, yandaşı, partidaşı Yaşar Nuri Öztürk ne güzel gündem oluşturmuştu sekreteriyle aldatma eyleminde...
Kimin kim olduğunu bilmemizde fayda var arkadaşlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi