HDP Eş Başkanı devleti suçluyor...

DİSK çıktı dedi ki, “polis tarafından yapılan bir saldırıdır.”

MHP’nin Oktay Vural’ına ekranlar yetmiyor.

Gel diyorsun...

Dr. No...

Her şeye hayır, ama sallamaya gelince birinci sınıf.

CHP, işin politikası peşinde.

Bir kuzudan kaç post çıkar hesaplarını yapıyor.

Görüştüler, ne çıktı?

Hiç, o istifa etsin bu istifa etsin...

Madem oluyor sen etsene...

Bu arada eli kanlı örgüte dokunan yok.

Hele de kan ve gözyaşı üzerinden politika üretenlerin canına minnet.

Bu canlı bomba vakıaları olmasaydı barajı aşarak meclis çatısı altında kümelenemezlerdi. Suruç işlerine yaradı, şimdi de Ankara’dan medet bekliyorlar.

Çoklarının cebindeki paralar kan kokuyor...

Terör bir yandan asker, polis, sivil, çocuk demeden can alırken sendikası ile cemaatçisi ile halkı uyutma gayretlerindeler. Yayınlarına bakın, PKK demezler devlet derler...

Demezler mi: “Barış mitingi yapacaktık üzerimize bombacıları saldılar.”

Bundan daha yağlı ve de maliyeti ucuz propaganda olabilir mi?

Suruç’ta katledilenlere HDP “yoldaş” diyor...

Komünist ağzı...

Kürtler, yoldaş size diyorlar.

Siz yoldaş mısınız, kardeş misiniz?

Birçokları başındaki takke ile örtü ile yoldaş oldular.

Ey cahiller, nereye ve kime hizmet ettiğinizin farkında değil misiniz?

Girdiğiniz yanlış yoldan dönmezseniz öyle bir gün gelir saklanacak delik bile bulamazsınız... Çünkü bu hainlerin işi belli olmaz, döner kendi yavrularını bile yerler.

Şimdiden yemeye başladılar bile...

Konu kıçından açılınca Trabzonlu meşhur Cansız Hoca düştü gündemime. Fıkıh bilgisi oldukça yüksek ve de birkaç dil bilen fakat açıktan CHP’yi savunan, küfürbazlıkta hayli mesafe alan birisi olarak yörede bilinir.

Vaaz yaparken bile küfürler savururmuş. 

Başından fötr şapkasını eksik etmez, namazdan çıkar doğru tavla oynamaya.

Okula bir müdür gelmiş... Ebu Hüreyre’nin hadis rivayetlerini doğru bulmadığını, uydurma olduğunu söyleyip dururmuş. Müdürü ikna edememişler.

“Peki Cansız Hoca’yı kabul eder misin?” demişler. 

“Ederim” demiş.

Gitmişler Cansız Hoca’ya:

“Hocam Trabzon’a böyle bir müdür geldi,  Ebu Hüreyre’ye yalancı diyor, anlattık fakat bir türlü ikna edemedik, sen gelirsen ikna olacakmış.”

“Kalem kağıdınız var mı?”

“Yazın, Ebu Hüreyre gibi bir sahabeye yalancı diyenin anasını avradını...”

Kağıdı alan müdür okumuş, kızarmış, bozarmış.

O konuda bir daha ağzını açmamış.

Öyleleri var demek ki...

Daha canlı bomba mı, cansız bomba mı teşhisi yapılmadan “Polis tarafından, veya devlet tarafından yapılan bir saldırıdır” diyenin...

Devamını merhum Cansız Hoca’ya havale ediyorum...