Müslüman Kadına En Büyük Ceza
Tabi ki en büyük ceza, saatlerce ayakta bekletilmekle olur.
Bir de mahrem erkeklerle tokalaşmaya mecbur bırakılmakla...
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı’yı tebrik ederim.
Gerçekten babasının kızı.
Ablasının da kız kardeşi...
Milletvekili tanıtım toplantısında Başbakan’ı eliyle selamlayarak tokalaşmaması cesaret demeyeceğim, inancının gereğini, doğrusunu yaptı diyeceğim...
Buhari kaynaklı Hz. Ayşe buyuruyor:
“Allah Resulü’nün (s.a.s.) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.” Bir yerde de “avuçlarına ateş dolar” diyor...
Keyfi veya siyasi değil, İslam’i bir kural...
Din ayrı dünya ayrı denilen laikliğin tavan yaptığı bir ortamda “kadın-erkek tokalaşması” olayı daha gerilerde kalır diyenlerimiz de olabilir.
Ondan daha acil olan, “ne oldum delisi” sonradan açılmalar var.
Mutlaka her yanlış yapanı defterden silecek değiliz. Bizimkisi söylemek, bazı hatalar vardır, şahsı bağlar, bazıları da hem küpüne hem de çevresine zarar verir.
Tokalaşma ile cahilane örtünme bunlardan bir ikisi.
Cahil cühela neyse de, yüksek mevkilere gelenler kimden çekiniyorlar ki durmadan taviz veriyorlar? Geçmişte gördük, Türkiye’nin Müslüman Cumhurbaşkanı Kraliçenin içki masasına oturuyor, içmiyor amma kadeh kaldırmaya iştirak ediyor...
Tokalaşma, açılma, kadeh kaldırma...
Fransız geleneğine göre, kadın elini uzatmadıkça erkek de uzatmaz.
Bizimkiler neredeyse zorla tokalaşacaklar.
Tesettürlü hanımlar saatlerce ayakta dikilerek mahrem erkeklerle tokalaşacak diye bir kural mı icat edildi?.. Evet baştakiler, ne diyorsunuz?..
Hem tesettür hem erkeklerle tokalaşmak zıt düşmüyor mu?
Görüyoruz, tokalaşma yetmiyor, bazıları şapır şupur girişiyor.
Bakın misyonerler diyorlar ki, “inancı en zayıf olan Müslüman’a bile Hıristiyan olun demeyin, olmazlar, adetlerimizi öğretin gerisi kendiliğinden gelir.”
Müslüman bir ailenin düğününde gelin kız önüne gelene sarılınca anne babalarının ağızları kulaklarına varıyordu, sıra bana gelmişti eğildim kulağına fısıldadım:
“Hanım kızım haram, herkese sarılma.”
Mevki, mal, aşırı hürriyet midemize oturdu!..
Akşam seferi Çayyolu metrosunda bir hanım başını sıkı sıkıya sarmış, güya tesettürlü, altında daracık kot bir pantolon, teşhircisinden daha teşhirci, herkesin gözü üzerinde...
Yanında dikilen açık giyimli bayan dayanamayarak patladı:
“Kardeşim, ne bu halin? Örtünün de içine ettiniz.”
Araya girmesek kapışacaklardı...
Ya çocuklarımız, onları da saldık bayıra!
Baskı olur diye bazı aileler çocuklarını ellemiyor.
Onlar da “arkadaş” diyerek onunla bununla çıkıp geziyorlar.
Sonu hicranla noktalanıyor...
Hele de düğünler, görmemişin oğlu doğdu!..
Peygamber akıllı adamdır” diyecek kadar inancı olmayan bir bayan hakim, başörtülü elinde sigara, park kenarında ayak ayak üstüne atmış birine:
“Utanmıyor musun bu halinden? Bir de başını sıkı sıkıya bağlamışsın” deyince şaşırdım... Ben utandım, başörtülü bayan hiç de oralı olmadı...
Sokağı bıraktık, gözlerimiz örnek olacak büyüklerimizin üzerinde.
Saatlerce tokalaşma sahnelerini gördüğümde eyvah diyorum:
“Yıktın perdeyi eyledin viran...”
Başında örtü, avcunda kor ateş...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.