Eldeki kamuoyu yoklamaları, AK Parti’nin birinci parti, ancak tek başına iktidar olabilmesi için bir puan üzerinde oynadığını gösteriyor.

Bir puan veya yarım puan…

Yani, arayı bu şekilde kapattığında 276 milletvekiline sahip olmanın vereceği avantaj elbette ki tek başına iktidar olmaktır. Ancak yeterli değil.

Nedeni ise, öylesi bir iktidar pamuk ipliği ile tutuyor demektir.

Üflesen düşer…

Milletvekili sayısı 280 gibi olsa o da riskli.

AK Parti’nin listelerindeki isimlerden karşı tarafın her an çekip alabileceği ona yakın “günün ve ortamın adamı” olanlar var... Bunlar seçilirler, verilen koltuğa yerleşirler, sonra da yeri geldiğinde çekip giderler, en zorlu rakip olurlar.

O tipler bir nevi Avrupai sistemin sigortası demektir.

Öyle bir düzenekte iktidar ileri gitmeye başladığında sigortalar atar.

Kim ne derse desin, AK Parti’nin bu ülkede en azından %50 oyu var, ancak yağın, unun, şekerin olduğu yerde helva yapıp yiyemeyenler gibi, AK Parti de göbekten bağlı olanları organize ederek, örgütleyerek yüzde elliye merdiven dayamıyor.

Tüm sıkıntılar kadrolarda…

Parti yönetiminin ne hikmetse kavrayamadığı “benden olanı uzaklaştırmak, olmayanı yakınlaştırmak” politikalarıdır. Derler ya, papaz her zaman pilav yemez.

Zannediyorlar ki kulağı kesikleri her dönem aday yapmakla kazanırız, aksine çokça oy kaybına neden oluyorlar. AK Parti’ye oy veriyor diye, seçmeni belli isimlere mahkum etmek değil de nedir? Mesela, 14 yıldır Cemil Çiçek gibilerine oy vermek zorunda mıyız? 

Bu soruyu benim gibi yüzlercesi soruyor da cevap alamıyor. 

Cevapsız kalan sorular cepten yakar...

O yüzden karşı tarafta, hem de ülkeyi bölmeye yönelik entrikalar çevirenlerin safında bir başörtülüyü veya takkeli amcayı; hacıyı, hocayı gördüğümüzde hatanın küllisini onlara yüklemek yerine, sebebiyet verenleri de düşünelim.

Elek suyu tutmaz, ama ciddiyet ve de samimiyet olduğunda su havada bile durur.

Malatya’dan bir önceki vekil Cemal Akın telefon ediyor.

Diyor ki “sabah kalkıyoruz, gece geç saatlere kadar seçim çalışmaları yapıyoruz. Aday edilmedim diye duruşluğum yok.”

Bir başkası da zuladan aday edildiği için yan gelip yatıyor.        Cemal Akın genç, hem de bu kesimin kadim müdavimlerinden.

Parti bu arkadaşımızı aday yapmadı, ama romatizmalardan belini doğrultamayanı getirdi hem de en ön sıralara koydu. Oldu mu yani?..

Özellikle Güneydoğu’da PKK terör örgütüne açıktan karşı duranlar varken her iki tarafı idare eden tiplerin aday yapılması isabetli olmadı…

Aynı şekilde pasif kadrolarda bekletilen birçok uzman genç bu iktidardan 13 yıldır görev bekliyor… O bekliyor, diğeri gelip oturuyor.

İşte bu gibi arızalar yüzünden, AK Parti’nin kendi oyu alan % 50’yi almasına engel olduğunu düşünüyorum. Kaçaklar oldukça çok, tek bir Cumhurbaşkanı ile de olmuyor…

Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki muhtarları toplayıp onlara terörün mahiyetini anlatması önemli bir girişim. Başbakan’ın da halkla ilişkileri çok önemli. 

Çokça ziyaret, hal hatır sorma çokça bağlantı demektir.

Her şeye rağmen seçmen koalisyon işini kafasından silmeli.

İktidarsa, tek başına sorumluluk…

Zaten bu iş için şu anda iki parti var:

Ya AK Parti büyük bir çoğunlukla başa geçecek veya CHP…

Diğerleri şimdilik ara nağme…

Koalisyona oyunu verenler bilsinler ki bu oy, ya Kandil’e gider veya ülkenin geri kalmışlığına. Yine de ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmak zorundayız.

Pire için yorgan yakılmaz...n