Ders Almak Hatadan Dönmek
Ders almak ve hatadan dönmek insana mahsus bir erdemdir. Gerçi duymuştum, eşek bile çamura çöktüğü yerden bir müddet sonra geçerken az sağdan veya soldan gidermiş. Aslı varsa ne kadar iyi, ne kadar güzel.
Ya bir adam yanlış yapar, bunun da cezasını bir şekilde çeker, sonra da kalkar, "yılmak yok, yola devam" derse, bu hiç ders almadığını söylemek değil midir? Bu bir fazilet mi olur, yoksa rezilet mi? Bu bir erdem midir, yoksa ucuz kahramanlık mı, ne dersiniz?
Unutmazsam rastladığım ilk köylüye eşek hakkında yukarıda dediğim duyumumu soracağım, "aslı var mı?" diye.
Şayet aslı varsa yukardaki sorunun cevabı belli olur:
"Eşekten beter olur."
Müslümanlar kolay kanar. Yüreği temizdir çünkü. Herkesi de kendince bilir. Bunu ifade eden hadis de vardır. Peygamberimiz iyi niyetli ve temiz kalpliliğinden dolayı aldatılmaktan dert yanan birisine, alış veriş veya başka bir muamele yaparken "Bizi aldatan bizden değildir, de" diye tavsiye eder.
Evet, böyle demekten başka çare mi vardır?
Birinden kurtulursun, öbürüne aldanırsın. İnsan kavun değil ki koklayasın. İçini Allah bilir. Biz mecburen dışına bakarak hüküm veririz. Yanılırsak da “yanılmışız” deriz yani. Yok, öyle demeyelim de, aldatılmaya devam mı edelim?
Müslümanlar kolay kanar dedik. Çünkü Müslümanın kalbinde kötülük yoktur. Herkesi de evet, kalbince bilir. Ama anlayınca da aldatıldığını kabul eder. Bundan daha tabii ne olabilir?
Aldatılan birisini görünce gülenler, en büyük aldatılmışlığın içinde olup da haberi olmayan asıl saflardır. Yüreği yetiyorsa kendine sorsun bir, “ben hiç aldatılmadım mı?” diye.
Birisi mazeretini beyan ediyorsa o onun erdemindendir. “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.”
Birilerinin o mazereti dinleyip dinlememesi hiç de önemli değildir. Zira herkes hesabını Allah'a verir.
Asıl gülünecek değil, aksine acınacak olanlar, yaptıkları yanlışlar yüzünden bütün kardeşlerinin kendilerini terk ettikleri halde hala yanlışlarını anlayamayıp ve göremeyip de herkesi suçlamaya ve haram olduğu halde alaya almaya, aşağılamaya kalkışanlardır.
“Allah kibirle kapanan basiretlerini açsın da hatalarını görüp anlasınlar” diye dua edelim o kardeşlerimize. Kardeşlik bunu gerektirir, ahmaklar anlamasa da.
Ahmaklığın tedavisi yokmuş. O hata yapmaz değil, hatasını görmez. Göremez. Hatada ısrarı da sabır ve sebat sanır. Bir ömür üç uyanığın dolduruşuna gelir, ömrünü yele verir fakat kullanıldığını anlayamaz. Tutar bir de yaptığını cihat sanır. Gerçeği görüp de kendisini istismara izin vermeyenleri de ihanetle suçlar. Dedik ya, tedavisi yokmuş ahmaklığın.
Dünkü gazetelerde bir haber vardı. Canlı bomba olan birisi polisle çatışmada ölmüş. Babası diyor ki: “iyi ki böyle öldürüldü. Ya canlı bomba olarak onca masum insanı öldürerek ölseydi!”
İşte feraset budur. Bunun için allame olmak değil, temiz kalpli olmak gerekir.
Bu seçimden önceki son yazımız. Allah Teâlâ Müslümanlara feraset ve basiret versin. Ahmaklıktan kurtarsın. Şerleri hayra tebdil ederek Müslümanlara tuzak kuranları kendi tuzaklarında bertaraf etsin.
Âmin.