Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Serin Bir Neşedir Ekim

Serin Bir Neşedir Ekim

Ekim kelimesi, ilk defa, 1945’te kullanılmaya başlanmış. Tarlaların sürülüp ekilmesi sebebiyle böyle tercih edilmiş. Eskiden, ilk teşrin veya teşrin-i evvel denirdi. Halk takviminde ise “avara” veya “gazel” ayıdır. İşin gücün bittiği, rahat bir aydır. Şehirde ise tam tersine faaliyet başlar. Günler kısaldığı için sokaklarda telaşlı, hızlı adımlar çoğalır. İnsanoğlu kış hazırlığı derdine düşerken tabiat, uzun uykuya hazırlanmaya başlar.

Bakmayın havanın soğuduğuna. Serin bir neşedir Ekim. Şöyle alıcı gözle baktığınızda, tabiattaki neşeyi ve bereketi hissetmemek mümkün değildir. Evet, soğuk günlerin başlaması ile toprağın üzerinde son demlerini yaşayan çiçekler ve vedâ eden kuşlar bir yandan içimizi burksa da diğer yandan, çarşı pazara serin bir eğlence gelir. Yazın sıcağında, pazar gezmek zordur. Sonbahar aylarında daha zevklidir. Hele Ekim’de turşu zamanı. Meraklısı, turşu alışverişini iple çeker. Daha alırken kışın kütür kütür yediğini hisseder. Yüzünden okursunuz.

Ya derya kuzuları! Çiftçinin avara ayı olan Ekim, balıkçının bereket ayıdır. Zahmetine, kokusuna rağmen, alışverişte ve sofralarımızda baş köşeye geçmeye başlar balıklar.   

Tezgâhlar, kış sebzeleri ve meyveleri ile renklenmeye başlar. Ne güzel de isimleri vardır. Hicaz narı, ekmek ayvası, Kaman cevizi, Beypazarı havucu, Amasya elması… Grip düşmanı nârenciye… Çocukların korkulu rüyâsı ıspanak, lahana. Arnavut’un  doyunca “more pırasa olsa yemem” dediği, Anadolu insanının, “kuşların içinde yarasa, yemeklerin içinde pırasa” diye ağız burun büktüğü pırasa… Kestane kebap, yemesi sevap… 

Sonbaharı evinize taşımayı denediniz mi hiç? At kestanesi ve çınar yaprakları toplayıp göz önüne bir yere yerleştirin. Çok zevk alacağınızdan eminim. Daha da zevkleneyim derseniz, balkonunuzdaki saksıya ya da bahçenize, ikbahar hayalleri eşliğinde, lale, sümbül soğanları ekin.

Yine, balkonunuza veya bahçenize, kasımpatı ve buhur-ı Meryem almayı ihmâl etmeyin. Sıklamen olarak bilinen buhur-ı Meryem, aslında bir dağ menekşesidir. Avrupa’da İran menekşesi olarak bilinir. Şiir gibi bir çiçektir. Sıcağı sevmez. Don olan gecelerde içeriye almanız kaydıyla kış boyu çiçeklenir. Taç yaprakları beş tane ve boğumlu bu zarif çiçeğin bir adı da Meryemana elidir. Hz. Meryem’in  Hz. İsa’yı doğururken, bu çiçeğe tutunarak yardım aldığına olan inançtan dolayı, kadınların kolay doğum yapması için kullanılır. Çiçeklere dâir hikayeleri bilmek, onlara bambaşka bir bakış açısı sağlar. Bir gönül bağı kurarsınız. Mustafa Kutlu ve Lale Müldür bu bağı kuranlardan. Buhur-ı Meryem, Müldür’ün şiir kitabı. 

Kasımpatı ise tahammülün çiçeğidir. O da soğuğa dayanır. Kışı istikbâl eder. 

Ekim bitiyor artık. Her tarafını gazellerin kapladığı parklarda, yollarda avare avare dolaşmayı ihmal etmeyin. Yaprakların hışırtısını dinleyin. Sarı ve kahverengi ile birlikte, kör olası çöpçülerin süpürdüğü gazeller yanarken, kırmızının en güzel tonlarından birini keşfedin.  

ALLAH TÜRKİYE’Yİ KORUSUN

Yarın 1 Kasım. Sandık başına gideceğiz. Hiçbir zaman partili olmadım. Hep ülkemin iyiliği için oy kullandım.

Bugün, Arnavut oduncu gibi tembellik yapacağım. Hani komşu oduncu, “Şöyle odun satarım; böyle odun satarım.” deyince, “Ben da ben da” diye bağıran Arnavut oduncu gibi.

Mehmet Doğan’ın “Her seçim önemlidir; bu seçim ehemmiyetli” yazısının altına imzâ atmak istiyorum sâdece.

Evet, bu seçim ehemmiyetli. Varlık yokluk meselesi. Boş verin yoldan çıkanı, sözünde durmayanı. Eleştiri hakkımızı saklı tutarak Türkiye düşmanlarına karşı birleşeceğiz. Başka çâre yok. Çünkü, başka Türkiye yok.

Dünyanın her tarafında bizim için edilen duâya “Âmin” diyorum:

Allah Türkiye’yi korusun. Düşmanlarına fırsat vermesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi