Bir okuyucu seçim öncesi mesajında “2 Kasım günü İsrail bozuntularını sevindirmeyelim” diyordu… Bir diğeri de: “AK Parti’nin seçimi kazanmasında iki kişinin payı var; birisi Başbakan, diğeri de Bahçeli. İkisine de teşekkür etmek lazım.”

Bu saatten sonra hata ve sevap peşinde değiliz…

Şu bir gerçek: İçimizdeki İsrailliler, eşekten düşmüşten beter oldular.

Neden olmasınlar?

Ne güzel dolar aldı başını gidiyordu, piyasalar zam üstüne zam yarışına girdi, faiz lobileri atağa geçmişken 2 Kasım sabahı dolar denizden çıkmış balık gibi solumaya başladı. 

Karadenizli soruyor: “Ula uşağum habu dolara ne oldu?”

Demektir ki Allah’ın da (cc) bir hesabı var…

Partiler, iktidarlar, koltuklar gelip geçicidir, kalıcı olan amellerdir.

Türkiye istikrara kavuşsun, üretsin, yatırımlar yapsın, kendine dönsün de iktidar koltukları isterse CHP’nin olsun… Sizi bilemem, ben öyle düşünüyorum. 

İstikrar yoksa hürriyetin cami ile ev arasında sıkışır kalır, düşüncelerini dış aleme taşıyamayacağın gibi emperyalist işbirlikçilerin oyuncağı haline gelirsin.

Dış odaklar istiyor ki terör sayesinde pazar olalım onlar da bizi bir güzelce don gömlek sömürsünler… Yakın zamana kadar öyle değil miydi?..

Müslüman sorumsuz demek değildir…

Milli irade lafla olmuyor…

Madem halka sordunuz, o da cevabını verdi.

Ne var ki bu cevap kimi yörelerde hala defolu. 

İşte Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun açıklaması:

“Ölenin de, askerde, hastanede olanın da oyları kullanılmıştır. Birçok vatandaş bize gelerek, ‘Oyumu kullanmaya gittiğimde, kullanıldığını gördüm’ dedi. 

Vatandaşlarımızın bize müracaat ve tutanakları var. 

Bir kişinin tüm oyları kullandığını biliyoruz. 

Birçok yerde bütün oyların kullanıldığını biliyoruz, geçersiz oy yok, bütün oylar bir partiye verilmiş. Bunların dışında, çok ciddi bir baskı vardı.

Kırsalda tamamen bir baskı vardı. 

Bir şehirde yüzde 80-90 oy alınıyorsa, demokrasilerde bu olmaz. 

‘Burada sorun vardır’ demektir. 

Çok net bir şey ifade etmek istiyorum; Hakkari’de, Şırnak’ta özgür seçimler olsun, baskı olmasın, her şeye yemin ederim ki, AKP, HDP’den daha fazla oy alır. 

Biz bu millete hizmet etmek için yola çıktık. 

Ölümden korkmayız. 

Siyaset korkakların işi değildir. Biz bu millete söz veriyoruz; 2019 yılında bunlar yaşanmayacak. 2019 yılında herkes özgürce bu ülkede oyunu kullanacak.”

Demek oluyor ki bir kısım şehirler bitlerinden, parazitlerden temizlenmedi.

Oralarda devletin yapacağı daha çok işler var. 

Bu aşamada birileri “Süreç” demeye başlasa da artık sürecin zemini tüm Türkiye sathıdır. Güneydoğu, devletinden her istediğini aldı, geride terör kaldı.

Terörün süreci olmaz, terörle oturup konuşulmaz…

“Operasyonlar seçim yatırımıdır” diyenlerle Cumhurbaşkanına olan kinlerini tatmin etmek adına HDP’ye sarılanlar hem yaptıklarını hem de yapılanları görecekler.

Bu topraklar sahipsiz değildir.

Seçim, kazanmak demekse de asıl unsuru istikrardır. Şayet istikrar geri gelmeseydi olacakları tahmin etmek bile zor değildi. Hem terör konusunda, hem de ABD ile Rusya’nın Suriye üzerinde anlaşmalarında Türkiye kaygan bir zemin üzerinde oturuyor.

 Bu tip olayları görmüş geçirmiş bir ülkeyiz.

Abdülhamit Han gibi bir dehayı, İngilizlerle Rusya’nın anlaşması ve bir de içteki parazitlerin işbirliği yıktı. Sonrası virane… Cumhuriyetçilikle övünenler veya padişah düşmanlığı yapanlar bir asra yakın bu ülkeye tek bir kazık bile çakmadılar.

 İstanbul-Medine demiryolu o günkü zor şartlarda dünyanın en gözde yatırımlarından birisiydi. Şimdi de kim hangi şarkıyı çalarsa çalsın, en görkemli yatırımlar bu iktidar döneminde yapıldı. Nereye baksanız, hava alanı, dünyanın her tarafına uçan uçaklar bu milletin gururu. İşte ben olayların hep bu tarafına vurgu yapıyorum.

İstikrar bozulması halinde elde ne yatırım kalırdı, ne de huzurumuz. 

Eskisi gibi bir sente muhtaç kalırdık… 

Emperyalist uşaklarına gün doğardı…

Allah(cc) bu topraklara dört yıl daha kredi verdi, umarım iktidar erki bu krediyi yerinde kullanarak eksikleri giderir, ülkeye daha büyük hizmetler yapar…