Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Yetki Geçicidir

Yetki Geçicidir

Seçim sonuçları açıklandığı an yazıyı yazdım. 

Pazartesi köşemdeki yazı odur.

‘Seçimin ardından ilk yorum’du.

Şimdi sular duruldu biraz.

Akl-ı selimle düşünmek vaktidir.

Gazeteleri inceliyorum. 

Sandıktan İstikrar Çıktı…

Zafer Türkiye’nin…

Türkiye istikrar dedi…

Ak Parti sildi süpürdü…

Sandığın kararı…

Vesaire…

Aydınlık güzel başlık atmış:

‘Muhalefet Ak Parti’yi İktidar Yaptı.’

Habertürk, vesayeti silmek istiyor belli: ‘Hoca’nın Zaferi…’

Akşam üstü, seçimlerin akabinde televizyonda Levent Gültekin ile konuşuyorlar HABERTÜRKÇÜLER… Gültekin diyor ki: ‘‘Tayyip Bey’in dışında kimse yok. Bu zafer onundur. Kabineyi o kurar, MKYK’yi o belirler. Her şey onundur. O isterse başkanlık olur. Zaten başkanlık var şu anda…”

O öyle dedikçe İsmail oradan ‘Hoca’nın zaferi’ demeye çalışıyordu.

Demek ki akşamki görüşünü ısrarla tekrarlamış…

Keşke Ak Partililer de öyle anlasa ve yeni bir dönem başlasa…

‘Hocanın dönemi…’

Ahmet Hoca’nın kendisine de söylemiştim, köşemde de yazmıştım: Böyle bir dönemin hayali bile güzel…

Keşke…

Yeniçağ, MHP’nin değil Devlet Bahçeli’nin oylandığını yazdı. Doğrudur. MHP seçmeni aynen öyle yaptı. Devlet Bahçeli oylandı…

Yanlışta ısrar edilirse barajı bile işaret edildi…

Herkesin keyfine kalmış…

Ya da idrakine…

Öte yandan HDP de dışlandı. Seçmen daha evvel gösterdiği toleransı göstermedi. O toleransına layık olamadığını düşündü HDP’nin bu sefer…

O da barajın altına itiliverdi.

Neyse ki kıl payı kurtardı.

Bundan ders çıkarmalı ve terörle arasına kesin bir mesafe koymalı…

Fakat o partinin yayın organlarında direniş söylemleri, savaş çığırtkanlığı var.

Türkiye dolayısıyla tek parti yönetimine doğru gitme bile çok zor günlerden geçeceğe benziyor. 

Güneydoğu’daki kangren sadece güneydoğu ile sınırlı olsa neyse…

Bütün Ortadoğu sancılı, ameliyat masasında…

Hastalık bulaşıcı…

Bize de geçti.

Karantinaya alınmamız da çare değil…

Türkiye siyaseti bu açıdan aklını başına devşirmeli…

‘Ben yaptım, oldu’ türünden ucuz projelere kapı aralamamalı…

İki düşünüp bir yapmalı…

Mümkünse hiç konuşmamalı…

Maalesef siyasiler, başta da en tepedekiler durmadan konuşuyorlar…

Bu çok tehlikeli bir yaklaşım…

Artık ağızlara ket vurulmalı; ağzı olan konuşmamalı…

Ülkenin birikimi layık-ı veçhile değerlendirilmeli…

Ehliyet ve liyakata değer verilmeli…

Seçmen gereğini yaptı.

Şimdi iş iktidarda…

Sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeli…

Bu diktatörlük için verilmiş bir onay değildir.

Hem öyle bile olsa; Roma’daki gibi verilen yetki geçicidir. Savaş kazanmak içindir. Yoksa Sezar da devlet memurudur ve Senato’nun hizmetindedir. Altı aylığına verilir diktatörlük yetkileri… Savaş kazanmak için…

Yoksa gereği yapılır…

Kimse layüsel değildir.

Aslolan millettir.

Şimdi MHP, 12 Eylül’den beri ihtiyaç duyduğu ama bir türlü gerçekleştiremediği muhasebe ve özeleştiri yapma fırsatını iyi değerlendirmelidir. Devlet Bey kalır ya da gider; asıl mesele o değildir. Asıl mesele Türkiye’nin meselelerine çözüm üretebilmek ve bu çözümü halkla paylaşabilmektir. Ülkücüler gerçekten fikri bir imtihana şimdi girdiler işte…

HDP ise savaş çığırtkanlığından ve hatta savaş denemelerinden vazgeçmeli. Türkiye’nin partisi olacaksa ona göre kendine şekil ve inisiyatif kazandırmalıdır. Devlet Bey’in seçim öncesi konuşmasındaki gibi; eğer, Türkiye partisi olacaklarsa siyaset de ona yardım etmelidir, bütün kurum ve kuruluşlarıyla…

Ak Parti zafer sarhoşluğuna düşmemelidir.

Ahmet Hoca ilk günden bunu idrak etmenin vasfını koydu ortaya…

İnşallah öyle devam eder…

Bir takım medya bezirgânları yine ortalığa düştüler. Hâlbuki 7 Haziran’a götüren süreçte yani milletin verdiği derste en çok onlar payını almalıydılar. Yine aynı yüzler ekranları dolduruyor maalesef… Milletin zaferini kendi zaferleri imiş gibi sunuyorlar. Kendilerinin ne kadar haklı ve doğru olduklarını ispat derdindeler…

Bu Sayın Başbakan’ın gözünden kaçmamalıdır. Milletin zaferine bezirgânları ortak etmemelidir.

Vazifesine bakmalı ve şu dış politikadaki zor günleri atlatabilmenin milletçe hesabını yapmalıdır. 

Ak Parti yeni rantiyeler yaratmamalıdır.

Yeni katliamlar yapmamalıdır. Yeni şehir ve medeniyet katliamları…

Herkes Muhsin Başkan’ın giderken yaptığı konuşmayı unutmamalıdır:

Düz olmalıyız…

Doğru olmalıyız.

Üç saniyesine bile hükmedemediğimiz bir hayat için fırıldak olmaya gerek yok…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi