Fidanlar Kart Ağacın Gölgesinde Meyve Vermez
Bahçe meraklısı olanlar bilir, gölgede büyüyen fidanlar doğru dürüst gelişmez, meyve vermezler. Demek oluyor ki insan da bu kurala tabidir.
Devrin en büyük felsefecisi Diyojen’i ziyaret etmeye giden Büyük İskender, bir dileği olup olmadığını sormuş. O da “Gölge etme başka ihsan istemem.” cevabını vermişti.
Gençler de aynı şeyi söylüyor...
Yapışkanlar koltuklardan kalkmıyorlar…
Şehir içi ulaşım araçlarında gençler yaşlılara yerlerini veriyor, ama politikada yaşlılar gençlere bir türlü yer vermiyor.
Bir yaşlı mantığı:
“Dua ederken ‘Rabbena’ demiyor musun?”
“Duadır, tabi ki diyoruz.”
“Eh biz de duanın gereğini yapıyoruz.”
Hep bana!..
Her ne kadar Buhari’nin naklettiği hadisi şerif “Sizden biriniz, kendi nefsi için istediği güzelliği kardeşi için de istemedikçe iman etmiş sayılmaz” diyorsa da okumalarda öyle, eyleme gelince hep bana…
Hep istikrar dedik, ama “hep bana” bu istikrarı bozuyor.
Tayfalar reislerine sormuşlar:
“Şimdi burada bir define bulsak nasıl taksim ederdiniz?”
“İki bana bir sana” deyince, kıyametler kopmuş.
“Olamaz böyle şey haksızlık…”
Kıyasıya bir kavga sonunda mahkemelik olmuşlar.
Hakim anlatın demiş:
“Efendim, bu reisin define paylaşımı adaletsiz.”
Hakim sormuş:
“Hani nerede getirin defineyi göreyim.”
Tayfalar hep bir ağızdan:
“Mesela hakim bey, bulsaymışız..!”
Sonradan görme siyaset de öyledir, dağıtımda adalet olmayınca en yakın dostlar bile “mesela üzerinden” kıyasıya vuruşuyor.
Hep bana…
Çok büyük yatırımlara imza atabilirsiniz.
Proje ve programlarınız da başarılı olabilir.
Ancak “hep bana” diyorsanız veya siyasetle miras bağı kurmuşsanız, sandıkta tüm bu başarılar yıkılır gider. Oflu Hoca’ya danışmışlar.
“Hocam, sadık, sürüden bir saniye bile ayrılmayan karabaşıma, bir koyun hediye etmiştim. Koyun kuzuladı beş hane oldular. Karabaş da bu sabah öldü. Mirası kime düşer? Ne yapacağımı şaşırdım.”
Bu derin soru karşısında Oflu Hoca başını öne eğerek bir süre durdu düşündü:
“Efendi şaşırma, kitaba göre karabaşın mirası bir sana bir bana düşer” deyince, adam dudağını bükmüş, başını kaşımaya başlamış:
“İyi de hoca efendi, hadi diyelim ben karabaşın sahibi olduğum için bana mirası düşer, sen nereden akrabası oluyorsun?”
İşte yeni kabine kurulacak… Eskisi gibi paslar yine aynı kişilere çekilirse aha yazın bir kenara bu dikiş bir daha tutmaz. 7 Haziran’dan öncesine döneriz.
Cumhurbaşkanı Siirt konuşmasında öyle demişti:
“Hindistan’ın kutsanmış ineklerini yolun ortasından kaldıramadıkça trafik akışını sağlayamayız.” İnekler kaldırıldı, yerine yeni kutsanmışlar yerleşiyor.
Uzanıp yıllara doğru giden gölgeler…
Gençlere, liyakatlilere gölge etmeyin..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.