Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Geride Leke Kalacaksa Dokunma

Geride Leke Kalacaksa Dokunma

1 Mart Tezkeresi günlerinde askeri kesimin Irak çıkartmasına karşı oluşan serüvenler Ergenekon örgütü ile başlayıp Paralel Yapılanma ile noktalandı.

Artık sahalarda Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Şike, “Ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var” denilen Kuvayi Milliyeciler yok…

Tek başına Paralel Yapılanma.

Bu konulara oldukça temkinli yaklaştığımı okuyucularım bilir. Anlamadan, dinlemeden, hele de evrakını görmeden, duymadan karar vermem…

Vebalde kalacağımı bildiğim için yazmam.

Yazıyorsam demektir ki konuyu yakından biliyorum.

Aklımın bir türlü alamadığı, mahkûm olanların beraat etmesidir.

O kadar deliller…

Yeraltından çıkarılan cephanelikler...

Bunları kim elde ettiyse  “gel buraya bakalım, seni gidi seni” diyerekten içeriye atılması… Girenlerin salınması, aklanması…

Hep soruyorum, yanlışı acaba kim yapıyor?

Dünküler mi bugünküler mi?

Benim bildiğim ve de üzerinde sürekli durduğum generallerin içeri atılması 1 Mart Tezkeresi’nin rövanşı idi. Değilse, general tutuklatmaya ne iktidarın tek başına gücü yeterdi ne de cemaatin. O güç demek istedi ki: “Ben size o kadar emek verdim, ülkemde eğittim, darbeler yaptırdım ama siz bana vefasızlık yaptınız, o halde alın cevabını.”

Aldılar cevaplarını…

Hep cevap alınır… Geçmişte T.Çiller de merhum Erbakan Hoca ile koalisyon kurduğu için o da cevabını almıştı. Hani şimdilerde Çiller diye bir isim var mı?

Ne var ki şöhret takınmayı nefis ister, iktidarın bugünlerde yan basan bir takım isimleri meydanlarda nutuk atarken askeri vesayeti nasıl alt ettiklerini söylüyorlardı.

Tabi ki hava ile cıva…

Sonradan HSYK seçimlerinde gördük.

Ne iktidarın ne de cemaatin öyle bir gücü yok.

Cemaat simge…

Eski kulağı kesik Marksist’lerin yuvalandığı bir yapılanma.

17 Aralık bu yapılanma üzerinden yürütülen bir operasyon.

Nasıl oluyorsa… Dün mahkûm edenler cemaat idi!

Bugün de cemaatçiler mahkûm oluyor…

İddianameleri okuyorum, şikesi, casusluğu, darbecisi…

Casusluk ve de fuhuş kapsamında İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün yapmış olduğu soruşturmalar neticesinde ele geçen kadınlar, arcılık yapan rütbeliler, telefon dinlemeleri gibi deliller yok sayılarak: “Gel bakalım Valisi, Vali Yardımcısı, Emniyet Müdürü, Müdür Yardımcısı, polisi, memuru…” 

Bugün böyle, yarın nasıl olacak?

Gelenler de “gel bakalım” demeyecekler mi?

Yoksa diyorum, Paralel Yapılanma adı altında o birileri yine yapacağını mı yapmaya çalışıyor? Sonuçta bu ülkenin insanları yaka paça olmayacak mı?

İşte o yaka paça ortamını hazırlayanlar Manisa’da hanımların bileklerine kelepçe takarak ikinci bir 17 Aralık kumpasına daha imza atmış oldular.

Diyeceksiniz ki, başı örtülüdür diye kelepçelenemez mi?

Elbette ki kelepçelenir ama bu kelepçe o kelepçeden değil.

Ülkemizde derin bir yapılanmanın olduğu kesin.

O yapı yerine göre iktidarı, yerine göre elde ettiklerini kullanır...

Strateji önemli.

Katıra mı vuruyoruz, yoksa palanına mı?

Dokunduk leke kalmasa bari…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi