Kemal Belgin

Kemal Belgin

Temcit pilavı!

Temcit pilavı!

HANİ derler ya, bazen aynı şeyler söylendiğinde veya aynı fikir ortaya atıldığında, “Temcit pilavı gibi aynı şeyleri tekrarlıyorsun” diye... İşte oraya geldik gene...

Osman Karaduman adlı bir okurum mail atmış. demiş ki, “1461’de Yüksel diye gelecek için iyi sinyaller yakan  bir genç var. Bir de Lucescu gelmez mi?” Soruya cevapla karışık bir kere daha yazalım. Lucescu artık bu ülkeye ancak gezmeye dost ziyaretine gelir. Çünkü kendileri iki büyük kulübü hem Avrupa Kupaları’nda, hem de ligde abat etmiş ama kıymeti bilinmemiştir. Hatta bir defasında, dıştan olduğu kadar içten de yıkılmıştır. Lucescu’nun dört sezonluk Türkiye mesaisinde en çarpıcı olan yeri de Galatasaray’dadır. UEFA Kupası’nın kazanmış bir takımın, evet yanlış okumayın, ilk on birinin tam yedi oyuncusu gitmiş, Hakan Şükür’den sonra, (Popescu, Ümit Davala, Fatih Akyel, Hasan Ünsal, Okan Buruk, Emre Belözoğlu, Arif Erdem ) üç kuruşluk kiralıklar ve isimleri kendi mahallelerinde bile bilinmeyen oyuncularla takımı şampiyon yapmış, Şampiyonlar Ligi’nde ilk gruptan çıkarmış, ikinci grupta da beş maçta yenilmemiş son maçı da ofsayt golle kaybetmişti. İşte Osman dostum, Türkiye böyle bir hocayı elinin tersiyle itti. Gittiği takımın da kasasında şu anda 80 milyon avro nakit, dokuz lig şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi’nde sürekli mücadeleler var. Nasıl ama! Pilav ne lezzetli değil mi? Ya da çok mu acılı?

Bir başka eski hikâye daha var. Emenike, Katar’dan postalanmış. Neredir bilinmez ama Fenerbahçe’nin malıdır. Şimdi elden nasıl çıkarılacak bilinmez. Bir kere bu takıma giremez. Peki, işin asıl neresine bakılmalıdır? Fenerbahçe, bu Emenike’yi, tanesi 500 bin avrodan 18 senet karşılığı, yani 9 milyon avro bonservis vererek almıştı. Sonra malum 3 Temmuz patlamış ve aynı paraya Rus kulübüne postalanmıştı. Orada iki yaş yaşlandıktan sonra, son sezonda da üç buçuk aylık bir sakatlık yaşamış ve 13, 5 milyon avroya geri alınmıştı. Düşünebiliyor musunuz? Acaba Emenike mi hatalı, yoksa bu serüvenin başrol oyuncusu Fenerbahçe yönetimi mi?

Bazen böyle tekrarlar yararlı olur. Hafızalar yenilenir ve insan, “Vay be, hakikaten ne olmuştu...” der.

Bir başka mesele daha... Basketbol giden başkan parkede beş yabancı, bir de kenarda yabancı kuralını koyduğunda, milli takım yandı demiştim. Şimdi Rio için Senegal ve Kanada ile kapışacağız. Sonra da kısmetse Fransa ile... Ergin Ataman, bizim ligde, hatta Avrupa Kupaları’nda sadece yabancı dinlendirmek için bir-iki dakika yer alan yerlilerden bir takımı götürecek oralara... Sizce bu pilav da lezzetli midir, yoksa acılı mı?

Yazmakla bitmez ama... İşte bizde spor böyle yönetilir. Yapacak bir şey yok gibi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi