Söz Yumuşak Olmalı 3
Yazı uzayınca önceki ifadelerin ana fikrini hatırlatmakta fayda vardır: “Her kim iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma işini yapacaksa, öğretmek için konuşacak, irşat için nasihat edecekse, bunu ancak tatlı dille, yumuşak sözlerle, nazik ve kibarca yapmalı. Ortam gerilirse, kırmadan, incitmeden, daha beter etmeden işi kıvamında sonlandırmalı.”
İşte bunun dinî delilleri adına bir ayet, iki hadis, bir hadise ve bir tatlı izah olmak üzere dört şahit sunalım.
Firavun’u hakikate davet etmek için gönderilen Hz. Musa’ya «kavl-i leyyin» ile konuşması emredilmiştir:
“Ona yumuşak söz (kavl-i leyyin) söyleyin. Belki o, nasihat dinler veya Allâh’tan korkar.” (Tâhâ, 44)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Din, nasihatten ibârettir.” (Buhârî, Îmân, 42). Burada “nasihat”ın “samimiyet” anlamına kullanıldığı ihtimalini de söyleyelim.
Her ne ise, işte size bu konuda hoş bir misal: Sert ve haşin bir adam Hârûnürreşîd'e gelerek:
-Ey Mü'minlerin Emîri! Eğer dayanabilirseniz size nasihat etmek istiyorum. Fakat sözlerim biraz acı olacak, kusura bakma, demişti.
Hârûnürreşîd bu haşin tabiatlı sert sözlü adama önce şunu hatırlattı:
-Eğer sözünü yumuşak bir edâ ile söylersen, seni dinlerim. Yoksa nasihatin nasıl yapılması gerektiğini sana acı bir şekilde öğretirim. Zira sen Hz. Mûsâ'dan büyük, ben de Firavun'dan kötü değilim. Cenâb-ı Hakk'ın Hz. Mûsâ ile kardeşi Hz. Hârûn'u Firavun'a gönderirken: "Ona yumuşak söz söyleyin!" dediğini bilmiyor musun?
Bu konuda zamanımızın alim ve irşat ehli zatlarından birisi de güzel bir benzetme ile hikmetli sözler etmiştir. Sizin istifadeniz için onu iktibas ile sohbetimizi bitirelim:
“Nasihat veren kimse, kendini sanatkâr bir tamirci gibi düşünmelidir. Tamirciye eşyanın bozuğu gelir. Eşya bozulmamış olsa veya tamirciye getirilmese o, mesleğini icra edemez. Bu yüzden bozulan eşyalar, tamirci için bir nimettir. Tamircinin mahâreti, tamir ettiği eşya ile ölçülür.
Aynı şekilde günahlarla zedelenmiş insanlar da nasihat ve irşadlarına muhtaç oldukları gönül dergâhlarına koşarlar. Onları hakîr görmek, küçümsemek veya kapıdan kovmak bir tarafa, hakikî tebliğ eri; şefkat dolu yüreği ve nârin elleriyle bu çaresiz güvercini ürkütmeden gönül sarayına alarak tedâvi etmelidir.”(Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Kasım-2014)