Bu Ne Saçmalık!
Osmanlıların son zamanlarında bazı İslam alimleri, kimi kafası karışık dindar insanların da “milliyetçi” adını alıp benimsemesi üzerine bu düşünce sahiplerinin dini kabul eden ve önemseyenlerine “olumlu” veya “faydalı” anlamında “müsbet milliyetçi” demişlerdir.
Neden mi?
O merhametli İslam alimleri, dindar milliyetçileri küstürmemek, gönüllerini alarak doğruya kazanabilmek için milliyetçiliği böyle “müsbet” ve “menfi” diye ikiye ayırmışlar. “İnsanın kavmini sevmesi ve iyiliği için çalışması ırkçılık değildir” diyerek “müsbet milliyetçiliği” benimsemiş gözükmüşlerdir. “Menfi Milliyetçilik” ise onların nazarında hakiki milliyetçilik, yani ırkçılıktır, kavmiyetçiliktir.
O mübarek seleflerimiz şöyle demişler: Tıpkı ekmeği mayalandıran, sütü yoğurt yapan “faydalı mikroplar” olduğu gibi, insanı hastalandıran, yiyecekleri bozan “zararlı mikroplar” da vardır. Milliyetçilik de fonksiyonlarına göre tıpkı mikroplarda olduğu gibi, “müsbet” veya “menfi” olabilir demişlerdir
Bunun altında yatan bir sebep de bu fikrin önü alınmaz bir şekilde yayılmış olmasıdır. Buna da en büyük sebep, bu düşüncede nefsin heva, heves ve şehvetinin büyük bir payı, hissiyatın güçlü bir kuvveti vardır. Ona yekten karşı çıkmak, bizi bölüp parçalamak isteyen Batılıların ekmeğine yağ sürmektir.
Bu farkın altında yatan aslında “millet” kelimesinin “din” anlamında olması ve bu inanca sarılanların sayıca bir hayli çok olmalarıdır.
Fakat hakiki ırkçılar kelimeyi tahrif ederek, bugün anlaşıldığı gibi ona sosyolojik anlamda ırk, kavim anlamı vermişlerdir. Yani zehiri altın tasta sunmuşlardır. Bütün bütün Batılılaşarak dinden kopmuş, dinsiz bir düşünce ve hayat tarzını benimsemiş, pozitivist, laik, seküler bir milliyetçilik, bugünkü yakışan tabiriyle “ulusalcılık”, İslam’ın “ırkçılık/kavmiyetçilik” diye isimlendirdiği “menfi milliyetçiliğin” ta kendisidir.
Bu yüzden zaman zaman dindar yazarların da milliyetçiliği övdükleri görülür.
Biz her fırsatta şunu tavsiye ediyoruz: Gelin bu şaibeli kavramdan uzak duralım.
Bu kelime gerçekten de çok şaibeli ve bulanık! Ne mecburiyetimiz var bizim kendimizi bu kelime ile ifade etmeye?
O yüzden, “Allah Teâlâ’nın verdiği Müslüman ismi yetmiyor mu?” diyenlere hak veriyoruz. Ama iyi niyetli milliyetçi kardeşlerimizi kırıp incitmeden bunu nasıl yapabiliriz?
İşte PKK ve benzeri terör örgütlerinin hala bu menfi milliyetçilik, yani ırkçılık adına ne cinayetler işlediğini görüyoruz. Bir Müslüman Türk veya Kürt veya Arap için kardeşlik, birlik ve beraberlik, muhabbet ve dayanışma adına ırkın ne etkisi olabilir. Ne katkısı olabilir?
Bir Müslüman diğer bir Müslümanı kardeş bilip sevmesi için önce onun ırkını sorması kadar saçma bir şey olabilir mi?