Bir var, bir yok!
Fenerbahçe’nin, Lokomotif Moskova karşısında ben şahsen, en küçük bir şüphe taşımadım elenebileceğine dair. Çünkü iki takım arasında ferden çok büyük farklılıklar vardı. Rus takımı bizim tanıdık Fernandes dışında hep topa yabancı oyunculardan kuruluydu. Fernandes de arsa oyuncusu olduğuna göre, elde de ilk maçtaki iyi skor olunca iş kolay olacaktı. Oldu gibi de... Ama Fenerbahçe’nin teknik patronu anlaşılan o ki, dik kafalı ve de dar ufuklu… Maçı 1-0 önde götürürken Ozan’ı alıp yerine bir üçüncü stoper Cadlec’i koyuyor. Sanki rakip öyle ciddi hücumlar yapıyor ki, üst üste fırsatlar elde ediyor. Rakibin koca maçta elde etiği en ciddi fırsat yakından kaleciye nişanlanan kafa vuruşu. Gol bile bir armağan sonucu... Bu maçın en iyi Fenerbahçelisi kim? Hep bir ağızdan Volkan Şen diye bağırıldığını duyar gibiyim. O halde bırak Nani topla cilveleşmeye devam etsin, senin Pazartesi günü hayati maçın var çıkarsana, saklasana Volkan’ı... Sonra ne mi oldu? Volkan sakatlandı. Derbide olur mu olmaz mı bilemem ama bu bir teknik adam zafiyeti ya da görüş eksikliğidir. Gelelim Van Persie’ye... Ne oynadı be! Rakip terledi, sıkıldı, harap oldu. Acaba o soğukta Fernandao oynasa idi de, rakibin tandemi o kadar bir maça çıkartabilir miydi? Artı, Volkan Şen onun açacağı deliklerden bu formuyla gol atar mıydı? Ya da attırır mıydı? Neyse, tur Van Persie’nin sayesinde gelmiştir. Bir tek bu eksik bizim yorumcuların gündeminde... Sonuç mu? Fenerbahçe ilk maçta işini bitirdiği Rus takımına rövanşta da yenilmedi. Devamı mı? Bundan sonraki turda, (ben yazıyı yazarken henüz rakip belli olmamıştı) gelecek rakip ürkecek, sıkılacak ve çok çok düşünmek zorunda kalacak...
Sonra gözlerimiz İtalya’nın başkenti Roma’ya çevrildi. Ama umutsuzca... Galatasaray’ın bugünkü kadrosu kendi sahasında ilk maçı bir İtalyan takımına karşı 1-1 bitirmiş ise, rövanşta yapabileceği çok şey olamazdı. Forvete bir bakınız. Yasin bir yanda, Podolski ortada, Sniejder bir kenarda gibi... Denayer arka sağda, Carol ön bolda... Ne dayanıklı ve de ne hücum bir savunma kanatları! Sabri de orta alanda olmasa, ne karşılama olacak, ne de öne doğru bir hamle... Denizli’nin bazı maçlarda buluşları vardır. Örnek mi? Bu maçta Sabri’yi orta alanda oynatmak gibi... Bir maçlık tutar genelde, sonra bir daha o oyuncuyu orada görevle göremezsiniz. Aynı Sabri harika bir pasla umut golünü de attırdı. Aaaaa o da ne? O Sabri dört dakika sonra oyundan alındı... Donk dururken, Podolski dururken, gol atmasına rağmen Yasin dururken... Bilal oyuna avdet ettiğinde ise maç çoktan bitmişti zaten... Umut mu? Elindeki tek uç adamı bu Mustafa hoca... Dökülse de o oynayacak, dökülmese de... Sana kurulan Burak tuzağının nasıl farkına varmadın hayret! Burak’ın Çin’den teklif aldığı gittiğinden bir gün önce değil, 10 gün önce idi. Neden bizim ülkede transfer devam ederken satmadılar? Çünkü sen yerine daha ucuz ama bir santrafor istersin diye... Neyse, kala kala bizim kupa kaldı... Ve de UEFA’nın insafı... UEFA ve Süper Kupa’nın sahibine bakınız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.