Fedakârlık Psikolojisi
Fedakârlık insani ilişkilerimizi sürdürmemize yardımcı olan üst bir değerdir. İslam toplumlarında bu değer çocuğa aile içinde aktarılır. Çocuk fedakârlığın insani bir sorumluluk olduğunu anne babadan yaşayarak öğrenir.
Günümüz insanı, adalet, empati, fedakarlık, sabır… gibi değerleri geçersiz bir akçe gibi görüp hayatından çıkardı. Bu durum bencilleşme, yalnızlık, kaygı ve riyakârlık gibi patolojik davranışların ortaya çıkmasına neden oldu.
Gündelik hayatta, yardım çalışmalarına katılan ve bu konuda yapılan aktivitelere destek veren insanlarla sık sık karşılaşıyoruz. Fakat Allah’ın rızasını merkeze almayan bu insanların çoğu, ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, riyakârlıktan kurtulamıyorlar. Yapılan işte Allah’ın rızasını aramayan bir kişi yaptığının karşılığını kat kat almak ister, beklentileri hiç bitmez.
Yaşamlarını, Allah için feda eden kimseler fedakârlıkta da önde idiler. Bu kimseler imani olarak gerçek olgunluğa ulaşmış kimselerdi. Onlar hayatla ölüm arasında geçen süreci bir ürün devşirme yolculuğu olarak görüp yaptıkları her işte Allah’ın rızasını aradılar. Biz onları iyiler olarak tanıdık. İyiler yaptıkları fedakârlığı başa kakmazlar, ikramda bulundukları kişiye teşekkür edip minnettar olduklarını belirtirler. Yaptıkları fedakârlığı duygusal bir tatmin aracı olarak görenlerle Allah için hayır yapanları ayırmak gerekir. Hayır yapıyorum diye yola çıkan riyakarlar, küçük bir anlaşmazlık ortaya çıktığında yaptıkları iyilikleri başa kakar ve insanlardan takdir görmediklerini söylemekten kaçınmazlar. Beklenen karşılığı bulamadıklarında içlerinde biriktirdikleri kini kusar ve yaptıkları iyiliğin üzerine kiri boca ederler.
Bir vakfın, bir derneğin ya da kurumun organize ettiği yardım çalışmalarında yer alıp kendisine sosyal bir yaşam alanı oluşturmaya çalışanlar vardır bir de. Bu insanların da tek istedikleri, bulundukları ortamda beğeni toplamak ve dikkat çekebilmektir. Yaptıklarına karşılık sürekli övgü beklerler, bu konuda küçük ihmalleri dahi kabul edemez, çok çalıştım kıymetim bilinmedi derler.
Fedakârlık deyince sadece maddi olarak yapılan yardımlar akla gelmemelidir. Bir kişinin yaşlı anne babasının kaprislerine karşı sabredip, onları incitmemesi, komşusunun katlanılmaz huysuzluklarına katlanması, çocuğunun eğitimi için emek vermesi, eşine, iş arkadaşına, komşusuna yakınlarına karşı anlayışlı olması onlara katlanması da fedakârlığın bir parçasıdır. Hayatı çekilmez kılan bir kişinin huysuzluklarına sabırla karşılık vermek maddi yardım yapmaktan daha zor bir şeydir. O yüzden fedakârlık deyince olaya bütün boyutları ile bakmak zorundayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.