Çocuğun dünyası
Malik Bin Nebi, “İslam dünyasında Düşünce Problemleri “ adlı kitabında çocuğun yetişirken üç aşamadan geçtiğini ifade eder: Buna göre birinci aşamada, çocuk biberonla anne memesini birbirinden ayıramaz. O, eşya ve organik ihtiyaçlar dünyasındadır. Sonra çocuk, annesinin yüzünü diğer yüzlerden ayırmaya başladığı şahıslar dünyasına girer. Buradan da topluma açılır. Yazar çocuğun dünyasına yolculuk yaparken, onun okula ilk gittiği gün kapının önünde nasıl gariplik (yalnızlık) hissettiğini ve karşılaştığı zorlukları anlatır. Çocuğun gelişim sürecinde üç önemli evreye dikkat çeker: Birinci dönem, anneyle çocuk arasında güçlü bir iletişim ve bağımlılık ilişkisi vardır. Bu dönem çocuk sadece kendisiyle ilgilenen biriyle anneyle bağımlılık geliştirmekte onun sürekli yanında olmasını istemektedir. Eşya ve ihtiyaçlar dünyası olarak adlandırılan bebeklik dönemi, çocuğun yaşamak için birine bağlı olduğu dönemdir. İkinci dönemde çocuk şahıslar dünyasına açılır, artık anneden başka yakınlarıyla da kaynaşmakta, onların isimlerini bilmekte çevresel ilişkilere geçmektedir. Bir sonraki dönemde ise çocuk sosyal çevreye açılmaktadır.
Çocuk sosyal ilişkilerini geliştirdikçe yeni şemalar, yeni insanlar, yeni alışkanlıklar, yeni kelimeler öğrenmekte ve öğrenmeyle beraber yeni davranışlar geliştirmektedir. Yani, davranışla öğrenme arasında devir daim eden bir akış vardır. Bu akış insanın yaşamı boyunca devam eder.
İNSAN BEDEN, RUH VE NEFİSTEN MÜTEŞEKKİLDİR
Platon ruhu üç kısımda ele alır. Ruhun zihinsel aktivitesinin işlediği alan, akılla ilgili kısmı ve istekleriyle şekillenen duyusal yönü. Bunlardan biri akla uyum sağlayarak, isteklerin irade süzgecinden geçmesini sağlar. Bu düşüncesini Platon biri beyaz, öteki yağız, iki atın çektiği arabayı kullanan bir sürücü sembolü ile metaforlaştırmıştır. Burada sürücü akla, beyaz at isteklere, yağız at maddi isteklere karşılık gelir. Ruhun yağız atla sembolize edilen kısmı onu aşağılara çekmek ister, onun gerçeği görmesini engeller…
Uzun sözün kısası, insan beden ruh ve nefisten müteşekkil bir varlıktır. Ruhunda taşıdığı çekirdek onun dünya ve ahret saadeti için kâfidir. Fakat bunun için bu çekirdeğin gelişmesi ve hayat bulması şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.