Başka Yöne Yıkılmayalım
Bir mü'min, meylini her an Hakkâ yönelterek istikâmet üzere olmaya gayret etmelidir. Bunun için de sabırsızlığı sabırla; unutkanlığı zikirle; nankörlüğü şükürle; isyanı tâatla; cimriliği cömertlikle; şüpheyi yakîn ile; riyâyı ihlâs ile; günâhı tevbeyle; yalanı doğrulukla; gafleti tefekkürle bertaraf ederek Allâh'a güzel bir kul olmaya çalışmalıdır.
Ne zamana kadar?
Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!" (Hicr, 99)
Rasûlullah (sav) da şöyle buyurur: "Kişi yaşadığı hâl üzere ölür." (Müslim, Cennet, 83)
Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir vîrânenin yıkılmak üzere olan eğilmiş duvarına bakıp sık sık âkıbetini tefekkür ederdi. Yine bir gün derin bir tefekkürle orayı seyrederken duvar âniden çöküverdi. Bu hâdise Behlül Dânâ Hazretleri'ne gözle görülür derecede büyük bir sürûra vesîle oldu. Onun bu büyük sevincine mânâ veremeyen insanlar, merakla ondaki bu değişikliğin sebebini sordular, Behlül Dânâ Hazretleri onlara şu cevabı verdi:
"-Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!"
Hazretin az evvelki sevincine bir türlü akıl erdiremeyen insanlar, Behlül Dânâ'nın bu sözleriyle iyice şaşkınlaştı. Bu ifâdelerle onun neyi kastettiğini anlayamadıklarından bu defa:
"-Peki bunda şaşılacak ne var?!" diye sordular.
O ise insanlara, derin tefekkürün bir neticesi olan şu hikmetli cevabı verdi:
"-Mâdem ki dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk'a doğrudur, o hâlde ben de ölünce -inşâallah- Hakk'a varırım. Ey ahâlî, rükû ve secdelerimizle Hakk'a meylimizi her an artırmaya gayret edelim ki başka yönlere yıkılmayalım!"
“el-Hâdî” Allah Teâlâ’nın güzel isimlerinden birisidir. Kullarının rubûbiyetlerini ikrâr etmeleri için onlara marifetullah yolunu öğreten, lütufla ve güzellikle yol gösteren, hayra erdiren, murâda yaklaştıran, doğru yola davet eden, her mahluku, bekâsı ve vücudunun idâmesi hususunda gerekli olan hususlara yönelten “Allah” demektir.
Onun bizi karanlıklardan aydınlığa çıkararak hidayet vermesi, en büyük nimetidir. Bu yüzden Peygamber ve kitap göndermesinin, bize mutlu yaşamanın ilkelerini öğreten din göndermesinin şükrünü nasıl ödeyebiliriz?
O bizden sadece yapabildiğimiz kadar kulluk istiyor. İşin hoş taraf ise, bu kulluğun ona bir faydasının olmamasıdır. Kullukta çok fayda var, ama bunu gören biziz sadece. Terkinde de zararı gören yine bizi.
Ne güzel bir Rabbimiz ve ne güzel bir dinimiz var çok şükür. Aynı şeyi kendimiz için de söyleyebilmek, hayatımızın biricik gayesi olmalı değil midir?