Rant için FETÖ icadı ETÖ’ye sarılanlar
Yargıtay’ın Ergenekon kararından sonra tartışmalar devam ediyor. Hükümete yakın çevrelerde tam anlamıyla bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Bu çevrelerin önemli bir kısmı “Ergenekon yok. Tamamen kumpastı” derken, bir kısmı da “Ergenekon var” diyor.
Ancak gerçek olan bir şey var ki; o da üst mahkeme olan Yargıtay’ın “Ergenekon diye bir örgüt” yok şeklindeki kesin hükmü.
Peki bazı çevreler neye göre hala “Ergenekon var” şeklinde kara propagandaya devam ediyor?
Maksatları ne?
Bunun nedeni çok açık.
Çünkü o çevreler bu kara propagandadan besleniyor. Provokasyonu meslek haline getirmişler.
Tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi.
Biraz açalım isterseniz.
28 Şubat’ın gerçek mağdurları olan Milli Görüşçüleri bir kenara bırakırsak,
28 Şubat’ın mağduriyet edebiyatı yapanları gerçekte nelerini kaybettiler Allah aşkına?
Bu çevreler hiçbir kayıpları olmadığı gibi mağduriyet edebiyatı üzerinden servetlerine servet kattılar. Rüyalarında dahi göremeyecekleri imkanlara kavuştular.
28 Şubat’ın eğer bir mağduru varsa şüphesiz o da Milli Görüş Hareketi’nin lideri merhum Erbakan Hoca’dan başkası değildi.
Lakin Erbakan Hoca, bir güne bir gün çıkıp da mağduriyet edebiyatı yapmamış, serzenişte bulunmamıştır. Hükümet olması engellenmesine, Türkiye’de en fazla oy alan partisi kapatılmasına, kendisine siyasi yasak getirilmesine rağmen “Milli Duruşundan” ve “Devlet Adamlığından” asla ödün vermemiştir.
Ülkemizin göz bebeği konumundaki ordunun yıpratılmaması için azami gayret göstermiştir. Yargı kararlarına karşı saygı ve hassasiyetiyle dostunda düşmanında takdirini toplamıştır.
Yasaklı olduğu dönemde dahi gazetecilerin “Türkiye’de askeri vesayet var mı?” şeklindeki sorularına, “Hayır Amerika vesayeti var” şeklinde cevaplandırmıştır.
Yani rahmetli Erbakan hoca Abdülhamit Han’dan sonra yüz yılımızın en büyük mağdurlarından birisi olmasına rağmen istismara asla yeltenmemiştir.
İlmi birikimi, teknik donanımı, üstün zekası, muazzam becerisi, kabiliyeti ve tecrübesi ile bu ülkede yıllarca devlet başkanlığını hak etmesine rağmen sadece 11 aylık koalisyon hükümetine başbakanlık yapabilmiştir.
Lakin nezaket ve nezahetini asla elden bırakmamış, kem söz söylememiştir.
Tıpkı Abdülhamit Han gibi kardeş kavgası olmaması, kan akmaması için “kan yutup kızılcık şerbeti içtim” demiştir.
Öyle ya. Bu dünyanın bir de ahreti var. Devletin bekası, milletin huzur ve refahını kendi şahsiyetinin önünde tutan Erbakan Hoca’yı bugün herkes hayırla yad ediyorsa elbet bunun nedeni orada gizli.
Sonuç itibariyle ortada bir mahkeme kararı var. Ve her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor. Ergenekon davalarının bir kumpas olduğundan hiçbir şüphe yoktur.
Söz konusu davayı bugün savcıları dahi savunamıyor.
Peki bir grup arsız, azgın azınlık neye göre hala Ergenekon’un varlığından söz ediyor?
Onun da cevabı çok basit. Yukarda dediğim gibi. Mağduriyet çığırtkanlığından o kadar çok rant elde ettiler ki; bir türlü bırakamıyorlar ajitasyon üzerinden elde ettikleri bu tatlı rantı.
Ama adama sormazlar mı? Madem Ergenekon diye bir örgüt var ve cuntacı bunlar.
Kanunlar ortada. Elinizi tutan mı var? Çıkartın ortaya darbeci örgütü ve hesap sorun?
Cezasını kesin.
Bu ne yaman çelişki böyle? Devletin bütün kılcal damarlarına sızan Siyonizm Güdümlü Paralel İhanet Çetesi yargı mensuplarınca tezgahlanan Ergenekon’a işinize geldiğinde “var” diyeceksiniz; işinize gelmediğinde ise “yok” diyeceksiniz.
Bu millet artık bu provokasyona gelmez.
Bir gün FETÖ’nün icat ettiği ETÖ’ye sarılanlardan da hesap sorar.
Bu dünyada olmasa da ahirette mutlaka…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.