Nebbaşlara kim dur diyecek?
Olayın vahameti ortada. Yine can evimizden vurulduk. Son derece organize, planlı ve sistematik bir saldırıyla karşı karşıyayız. Ama biz yine her zamanki gibi saldırıdan hemen sonra eni iyi bildiğimiz şeyleri yaptık. Sanki bu anı bekliyor gibi yine bir birimize girdik. Klavye başına geçen kahramanlarımız gücü ne kadar yetiyorsa, Allah ne verdiyse vurdukça vurdu ötekine. Ne kadar kini varsa, ne kadar öfkesi varsa, hepsini kustu bir çırpıda.
Böyle bir facia karşısında bile kinlerimizi, nefretlerimizi birkaç saatliğine dahi bir kenara bırakıp, erteleyemedik.
En iyi bildiğimiz işi yaptık: Ötekileştirmek, ayrıştırmak!
Kimimiz üstünlük taslamaya, kimimiz intikam almaya çalıştı, kimimiz marifetini, kimimiz üstün becerisini ortaya koydu! Kimimiz kıvrak zekasını, kimimiz teorilerini konuşturdu.
Dirhemini yese iti dahi kudurtacak olan o örneklerin bir tanesini dahi burada vermek istemiyorum.
Peki ne kazandık? Anlık tatmin olma ve şeytani duyguları bastırmanın dışında kime ne faydası oldu ettiğimiz o nefret sözlerinin.
Hayatını kaybeden masumların ruhunu mu yücelttik? Yoksa yakınlarının acılarını mı hafiflettik. Bir daha olmayacak biçimde felaketlerin önüne geçilmesine katkı mı sağladık?
Ne yaptık öyle?
Söyleyelim…
Düşman sevindirdik. Kamplaşmayı, kutuplaşmayı biraz daha derinleştirdik. Acıları artırdık. Ajitasyondan beslenenlerin, gerilimden medet umanların ekmeğine yağ sürdük.
Biz böyle değildik beyler!
Ne ara böyle olduk? Dostluğun da, düşmanlığın da bir raconu olurdu. Kavgada dahi söylenmeyecek sözlerimiz vardı eskiden. Şimdi ne endazemiz kaldı, ne de ölçümüz.
Asıl suçluyu bıraktık, bir birimize düştük.
Biz bu değiliz.
Ellerini ovuşturan nebbaşların ülkesi olamaz Türkiye.
Belki de bizi biz yapan bütün değerlerimizi tek tek yitirdiğimiz için başımız belalardan kurtulmuyor.
Bu yol çıkmaz sokak.
Aklı başında, sözü dinlenir adam gibi adamlar çıkıp bir dur demeli bu gidişata.
Bu akan kan bizim kanımız. Yitip giden canlar bizim canımız. Bizim yani hepimizin.
Falan grubun, fişmekan fraksiyonun değil!
Her gün şehit haberleri geliyor. 20-25 yaşındaki aslan gibi gencecik çocuklar hayatlarının baharında kara toprağa düşüyor.
Ne olur bir an kendinizi o ailelerin yerine koyun. Vicdanınızın sesini dinleyip, birazcık empati yapın.
Ve daha fazla kanatmayın yaralı yürekleri.
Katkı sunmuyorsunuz, bari susun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.