Erbay Kücet

Erbay Kücet

Temizlik Yaptım Bugün

Temizlik Yaptım Bugün

O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,

Azrail’e “hoş geldin!” diyebilmektir hüner… Necip Fazıl

Hem de tüm benliğimde. Tüm kaslarımı, sinirlerimi temizledim. En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş tüm pislikleri attım. Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce. Görmenizi isterdim. Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış, inanmazsınız. Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle. Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını. Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim. Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye... Geçmişimden de bir parça kalsın istemiyordum. Gelecek, geçmişten çok daha fazla yaşanası... Bakmadım, merak da etmedim. Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki... Kıskançlığımı çıkardım, kolay oldu. Sevindim... Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi oldum. Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde. Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.

Sıra korkularıma gelmişti. Çıkarmaya bile korktum önce. Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya. Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır, anlayamadım. Yerini, toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler. E ne de olsa iyi bakmıştım onlara. Her gün yeni yeni korkular ekleyip, endişelerimle sulamıştım.

Mutluluklarımı, umutlarımı ne de çok ertelemişim o an, bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim, her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım, böyle bahar temizliklerine gereksinimim kalmazdı. Çok zorlandım korkularımla. Birbirlerinin içine halkalar örneği girmişlerdi, kenetlenmişlerdi adeta. Ama onları da çıkardım, öperek, severek, okşayarak ve onları yaşamaktan, pişmanlık duymadan çıkardım; kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.

Temizlik yaptım bugün, bahar temizliği. Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim. Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim. Doğallık, sonsuzluk, bağışlama ektim. Aşk ektim her hücreme. Coşku, heyecan, sessizlik ektim. Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana. Kabullenme ektim. Baş eğme değil... Olduğu gibi kabullenme.

Şimdi bir başka eyleme ne dersiniz? Hayatınızın sona ermek üzere olduğunu hayal ediniz. Eriştikleriniz üzerinde iyice düşünerek ölüm döşeğinde yatıyorsunuz. İşte tam burada kendinize, hayattan gerçekten zevk alıp almadığınızı sorun. Doğduğunuza memnun musunuz? İyi vakit geçirdiniz mi? Eşiniz, dostunuz, babanız, anneniz kısacası arkadaşlarınız, sevdikleriniz gittiğinizi görmekten gerçekten üzüntü duyuyorlar mı, sizi özleyecekler mi? Eğer hayatınızı yeni baştan yaşayabilseydiniz, kesinlikle aynı şekilde mi yaşardınız?

Yani şu anda yaptıklarınız ettikleriniz ve işiniz için kendinize dürüstçe “Güzeldi, heyecanlıydı, elimden geleni yaptım” diyebilir misiniz? Eğer bunları kendinize sorup daha sonrasında ‘İyi ki böyle yaşadım!’ diyebiliyorsanız siz kesinlikle, kendini ihmal dediğimiz şeyden çekmiyorsunuz demektir.

Haydi fırsat elimizdeyken okuduklarımızla hayatımıza bir ‘merhaba’ daha diyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi