‘Şeriat istenmez! Şeriat yaşanır!’
Türk siyasi tarihinde belleklere yerleşmiş iki ana slogan bulunuyor.
1-Şeriat isterük!
2-Türkiye laiktir laik kalacak!
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın bir panelde yaptığı “Laiklik” açıklamaları küllenmiş bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Epeydir gündemimizde yoktu. CHP’nin son grup toplantısında yeniden kulaklarımızda çınladı: “Türkiye laiktir laik kalacak”
Özellikle Osmanlı Devleti’nin son döneminde her hangi bir meseleden rahatsız olan bir grubun veya zümrenin isyan ve eylemlerinde kullandığı baş slogan, “Şeriat isterük” şeklinde olmuştur.
Yakın tarihimizde bu konuyla ilgili trajikomik ilginç iki vakıa vardır.
Birincisi: Yeniçerilerin “Yağlı hoşaf isterük” isyanı.
Olay şöyle cereyan eder; Yeniçeri Ocaklarında askerlere yemek dağıtılırken, mutfak meydancısı, elinde tuttuğu üzeri dualı kallavi koca bakır kepçe ile, evvelâ yağlı yemekleri ve pilavı dağıtır, sonra da aynı kepçeyi hoşaflara daldırırmış.
Hâl böyle olunca, sofralara gelen hoşaf bakracının üstünde, bir parmak kalınlığında yağ tabakası yüzermiş. Bu durumu gören Yeniçeri ağalarından akıllı birisi, meydancıya emir vermiş. "Kepçeyi yağlı yemeklere batırmadan evvel temiz iken hoşafları dağıt, sonra yemek dağıtımına geç" demiş.
Demiş ama, bu sefer sofralara giden hoşaf bakraçlarının üzerinde yağ tabakasını göremeyen Yeniçeriler:
"Hakkımızı yiyorlar, istihkakımızdan çalıyorlar, zira hoşafın yağını bile kestiler, yağlı hoşaf iste-rük" diye kazan kaldırmışlar. Ama çok geçmeden dönemin padişahının talimatıyla mesele vuzuha kavuşmuş.
İkincisi: Yahudi cemaatinin kışkırtmasıyla Cennet Mekan Abdülhamit Han’ın sarayının etrafında toplanan ahalinin, “Şeriat İsterük” diye isyan çıkartmasıdır.
Rahmetli tarihçi Mustafa Müftüoğlu’nun anlatımına göre; Cennet Mekan Abdülhamit Han bu duruma çok üzülür. Yükselen “Şeriat İsterük” tezahüratlarına daha fazla dayanamayarak ikamet ettiği sarayın balkonuna çıkar. Koca Hünkårı karşılarında gören kalabalıklar seslerini daha da yükseltmeye başlarlar: “Şeriat isterüük, Şeriat isterüüük”
Abdülhamit Han vaziyet karşısında bir süre ahaliyi süzdükten sonra çok çarpıcı bir davranışta bulunur.
Padişah, elini cebine attıktan sonra cebinin astarını dışarıya çıkartacak şekilde ahaliye gösterir ve sadece şöyle bir ifade kullanır: “Bakın Şeriat cebimde de yok. Şeriat istiyorsanız gidin yaşayın. Şeriat istenmez, yaşanır.” Padişahın bu müthiş feraset ve akıl dolu tutumu karşısında şaşkına dönen halk sessiz biçimde evlerine dağılır.
Bugünkü tartışmayı da bu zaviyeden değerlendirebiliriz.
Tartışma yeni bir turnusol vazifesi görmüştür. Kim samimi, kim istismarcı biraz daha gün yüzüne çıkmıştır.
Sahi nerede bu tatlısu muhafazakarları?
Gören, duyan var mı?
Huuu neredesiniz yahu? Yağlı hoşaf peşinde mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.