Serdar Arseven

Serdar Arseven

Siz ne yaptınız Sayın Bardakoğlu!..

Siz ne yaptınız Sayın Bardakoğlu!..

Bir önceki dönemle kıyasladığımda, şimdiki Diyanet İşleri Başkanı’nın birkaç gömlek üstün olduğunu düşünüyorum…
Hani, o 28 Şubat’ın sonradan “kartel yazarı” olan bir Başkanı vardı ya…
Onun zamanında Kurum’un tel tel döküldüğünü bilirsiniz…
Diyanet’in o zamanlar, Kocatepe bölgesinde bulunan Başkanlık binasına her gittiğimde, dev dedikodu kazanının fokur fokur kaynayışına tanıklık ederdim…
Dönemin Başkanı “dengeleri” gözetmek adına, “Kürtlerin şeytan neslinden geldiğinin” iddia edilebildiği “sapık kitapları” bile müftülüklere “tavsiye yazısıyla” göndermekten imtina etmeyen bir yapıdaydı!..
Paşaların bir biri ardına “kutsallarımıza” küfrettikleri günlerde bırakın tepki filan vermeyi…
İncecikten bir siteme bile “cesaret” edemeyen bir Başkandı o…
Cesaret bir yana…
Diyanet’in faaliyetlerinde “estetik kaygısı” da kalmamıştı…
Kaba, saba; iletişim diye bir bilimin varlığından habersiz bir yapıda, paldır küldür götürülmeye çalışılırdı işler.
Neyse;
O günler geçti…
Şimdi; “Cesaret”leri kıyaslama imkanımız yoksa da…
Diyanet faaliyetlerinin (görece) “estetik” ve “cazibe” kazandığını ifade edebiliriz.
“Kısmi” takdir hislerimizi böyle dile getirdikten sonra…
Gelelim;
Sayın Başkanımız Prof.Dr. Ali Bardakoğlu’nun gönlümüzdeki siciline “siyah” bir not olarak düşülen büyük “hata”sına…
Çok fena!..
“Yardımlaşma ruhuna” zarar vermek için elinden gelen ve gelmeyen her türlü gayreti ortaya koyan Milliyet adlı Doğan mevkutesi, Muhterem Başkan’la bir söyleşi gerçekleştirmiş.
Konu:
“Yardımlaşma ruhu!..”
“-Şeker- Bayramı” ya!..
Başkan’la, “Yardım kimlere verilir, nasıl verilir, yardımda aracı kullanmanın hükmü nedir” vesaire mevzuları üzerine bir sohbet!..
Tabii, sohbet bahane!..
Peki…
Kartelin asıl maksadı ne?..
Ne olacak; son günlerde bir “Deniz Feneri karalama kampanyası” var ya!..
İşte…
Başkan’ı oraya çekecek!..
Bizim Başkan da…
Sağ olsun, onlar ne tarafa çekerse…
“Farz”mış gibi o tarafa gidecek!..
Tezgaha bak;
Söyleşinin giriş bölümünde, “Başkan’ın Deniz Feneri meselesine girmek istemediği” belirtilmekte!..
Doğan medyasının, “Deniz Feneri” üzerinden, “Yardımlaşma ruhuna” bütün gücüyle hücum etmekte olduğu günlerde…
Tam da bu günlerde; böyle meseleler konuşulacak da…
Deniz Feneri tartışmasıyla alâkalı olmayacak!..
Başkan’ın sözleri, “Aracısız yapılan yardım en doğrusu” başlığı altında yansıtılacak da…
Buradan; “Hayır kurumlarından uzak durun!” şeklinde bir “örtük” mesaj çıkmayacak!..
Uzatmaya gerek yok…
Kartelin Başkan’ı tezgaha düşürmeye çalışması…
Ona, “Hayır kurumlarından uzak durun!” mesajını “çaktırmadan” verdirtmek istemesi, eşyanın tabiatına uygun!..
Kış kışlığını yapacak!..
Lâkin;
Sayın Başkan’ın bu “tezgaha” düşüvermesine ne demeli?..
Evet; Sayın Başkan’ın “gazetenin iç taraflarına sıkıştırılan” mesajlarında bir sıkıntı yok…
Doğruları ifade etmiş de…
Gazete, onun söylediklerini Deniz Feneri meselesine öyle bir rapt etmiş ki, ayırabilene aşk olsun!..
Sayın Başkan, karşısındaki gazetenin tıynetini, amacını bilmiyor mu?..
Temsil etmekte olduğu;
böyle “ihtiyatsızlıkları” kaldırabilecek bir makam mıdır?..
Sadece Deniz Feneri, yılda yarım milyon yoksul ailenin, bir başka ifadeyle 2.5 milyon yoksul vatandaşın derdine derman oluyor!..
Diğer yardım kuruluşlarımızı da işin içine katarsanız; Türkiye’nin büyük bir sosyal patlamayla karşı karşıya kalmasını esasen bu hayır kurumlarının önlediğini rahatlıkla görürsünüz!..
Bu böyle olduğu halde…
Yargıda olan bir meseleyi bahane ederek, “Yardım ruhunu yok etmeye” çalışan kartel gazetesinin tezgahına nasıl düşüyor, Muhterem Başkanımız?..
Evet;
Bir fino köpeğinin bakımı için iki asgari ücretlinin gelirini harcamaktan çekinmeyen bu “hayırsız” ekip, Sayın Başkan’ı bir şekilde “Deniz Feneri” tartışmasına bulaştırmış oldu!..
Sözün içeriği kadar, hangi zaman ve mekanda dile getirildiği de önemli değil mi?..
Sayın Başkan, tezgâhı göremedi mi?..
Göremiyor mu?..
Şimdi…
“Görüyor da, dengeler adına öyle davranıyor?” gibi bir yargıda bulunmak istemiyorum…
Zira;
Böyle diyecek olursam eğer…
Bu yazının baş tarafındaki övgülerin tamamı boşa gider!..
BAYRAM TEBRİĞİ
“RAMAZAN” Bayramınız mübarek olsun.
Cenab-ı Allah, nice “RAMAZAN” Bayramlarına, “sorumluluklarını” çok daha müdrik fertler olarak girmemizi nasip etsin.
Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi