Türkiye’nin bugünlerde dünya platformunda ciddi olumlu propagandalara ihtiyacı vardır. Çünkü sağımız solumuz hatta hatta içimiz düşmanlarla doludur. Kimin sırtımızdan vuracağı ya da yüzümüze gülüp arkamızdan iş çevireceği belli değildir. Biz ne kadar dik durmaya çalışsak da durum budur. O halde bizim bu çivisi çıkmış dünyaya bir şekilde, “İşte Türk budur” mesajları vermemiz gerekiyor.

Buraya nereden mi geldim? Cüneyt Çakır isimli FİFA kokartlı hakemimiz yeni bir dünya rekoru kırmıştır. Futbol dünyasında bugüne kadar hiçbir hakeme nasip olmayan bir apolet takmıştır omuzlarına... Evet, Cüneyt Çakır, aynı sezonda, peş peşe iki yarı final maçı yönetmekle görevlendirilmiştir. Hem de Avrupa’nın, hatta dünyanın en pahalı futbol platformu Şampiyonlar Ligi’nde... Aynı Çakır’ı bizim ligdeki maçlarda sıkça eleştirdik. O bizim içimizdeki durumdur. Ve çokça medya dünyamız, taraftar çılgınlığımız ve büyük ölçüde yönetici yanlışlarımızdan etkilenmektedir aynı Çakır... Ama Avrupa sahasına çıktığında, eleştiriler amigoluk düzeyinde olmamaktadır. Sadece olursa da teknik açıdan meydana konulmaktadır.

Evet, sevgili dostum Serdar Çakır’ın oğlu Cüneyt Çakır seni alnından öperim... Ben senin yerinde olsam benim ülkemin sınırları içinde bir tek tane büyük maçı yönetmem... Ne maçlar senin klasına göre... İşte Kasımpaşa-Osmanlıspor, Gençlerbirliği-Akhisar, Başakşehir-Konyaspor falan gibi... Hem böylece yıpranmamış olursun. Düne kadar babanın iş yeri olan Kadıköy Moda Caddesi’nden de (şimdi artık orada çalışmıyor), Kadıköy Çarşı içinden de elini  kolunu sallayarak geçersin.

Evet, değerli okurlar Cüneyt Çakır bir dünya rekoru kırmıştır. Bugüne kadar hiçbir hakeme nasip olmamış, bundan böyle de olması çok zor görünen cinsinden...