Tezat/mezat hallerimiz
Sistemle mücadele etmek, beğenmediklerini indirip daha kendilerine benzeyenleri iktidara getirmek kimlerin hakkıdır?
Ya da:
Böyle bir komediyi hangi aktörler sahneler?
Deyimlerimiz arasında şöyle bir söz var:
"Aç it fırın yıkar..."
Zahiren doğru bilir, maslahata uygundur derdik... Ta ki Türkiye'mizde solculuk icat olana kadar...
Yeni bir oyun değil seyrettiğimiz...
Bey çocukları, ağa çocukları sistemi devirmek için kıyama geçtiklerinde ırgatlar, marabalar, sıradan fukaralar karşı safta yer alırlardı...
Ben böyle durumların sebebi hikmetini çözemezdim, hayretle ibretle takip ederdim...
Benim ilçemden, Elbistan'dan örnekler vereyim:
Nakipoğulları sülalesi toptan solcu... Ya da açık bir ifadeyle komünist. Hacıhalil Oğulları ha keza... Soydanlar, Soysallar hep su katılmamış bir Sovyet taraftarı... Veya Çin'ci, Maocu, Enver Hoca'cı...
Şehrin yaşlı aristokratları önceleri rahatsız gibi görünseler de zamanla "çocuklar haklıdırlar" demeye başlamışlardı...
Nereye gelmek istiyorum?
Hemen söyleyeyim:
Ergenekon darbe çetesi elemanlarının beyanlarını okuyunca geçmişe gitti hafızam...
Kimlik tespitinde doktor olduğunu söyleyen Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, aylık gelirinin 21 bin YTL olduğunu söylemiş...
Mesleği doktorluk olan, kimisi pratisyen, kimisi uzman, kimisi doçent, kimi de profesör olan 5 yeğenim var... Ben böyle para kazananını duymadım.
Tutuklanan emekli askeri hakim Tanju Güvendiren'in aylık geliri kendi ifadesine göre 40 bin lira... Maşallah 80 haneli bir köyün aylık gelirine denk... Emekli hakim bu kadar kazanıyorsa, emekli olmayanı bir düşünmek lazım...
Cumhuriyet mitinglerinin meşhur cazgırı Tuncay Özkan aylık gelirinin 4 bin lira olduğunu söylüyor... Tabii yerseniz...
Adam turşu kurmaktan kolay televizyon kuruyor... Televizyon marifeti ile CHP'den milyon dolarlar alabiliyor... Kanalını 30 milyon liraya satıyor, bunlara rağmen 4 bin liraya talim ediyor...
Şurası da var ki, Tuncay Özkan para kazanmaktan ziyade başka kanallara yönelmiş...
25 yıllık gazeteci imiş...
Hakkında açılan 15 mahkeme devam etmekte imiş...
İsminin parlatıldığı 4.5 yıl içinde 908 konferans vermiş, 53 miting düzenlemiş, 12 de kitap yazmış...
Hayır hayır üfürmüyor, ciddi ciddi övünüyor...
Ben fazla hesap bilmem... Hele bir hesaplayınız, ayda kaçı buluyor konferansın sayısı... Ne konferansı o dahi meçhul...
Hemen yaşanmış bir hikâye anlatayım:
Bir zamanların ünlü sinema artisti Öztürk Serengil anlatıyor:
“Ünlendiğim yıllardı... Duydum ki Amerika'dan dünyaca ünlü bir sinema eleştirmeni Avrupa'ya gelmiş... Araya yüzlerce dostu koyarak randevu almayı başardım... Huzuruna çıktım meşhur eleştirmenin... O, bana sordu: ‘Adını duydum... Seni takdir eden çok... Bugüne kadar kaç film çevirdin?’
Göğsümü gere gere ‘300 civarında efendim’ dedim...
Adam ayağa kalktı; ‘Hadi çık buradan... Sen film çevirmemişsin, fotoğraf çektirmişsin... Ben böyleleri ile konuşmam’ dedi kesti attı...”
Tuncay Özkan konferans değil, herhalde fıkra anlatmış olacak...
908 konerans, 53 miting, 12 kitap 4.5 seneye sığmaz... Sığar diyen ya ahmaktır, ya da üçkâğıtçı...
4 bin lira aylık geliri yalan olduğu gibi diğer ifadeleri de doğru değil bence...
Amma ne gam:
Geçmişte olduğu gibi şimdi de varlıklılar sistemi yıkmak için çete kuruyorlar, fakir-fukarayı da peşlerine takıp mitinglerde karınlarını doyurarak emellerine alet ediyorlar...
Ergenekon dağlarının daha yukarılarına çıkılsa, muhtemelen aylık kazançları 500 bin lirayı bulanları göreceğiz...
Ne demek bunlar?
Az gelirli ahmaktır, istediğin otlakta güdersin... Devlet idaresini ancak biz beceririz... Çünkü paramız var... Çünkü TV kanalımız var, dergilerimiz, gazetelerimiz, tiyatrolarımız var diyorlar... Belki doğru söylüyorlar... Kimbilir...
Ne yarım/yamalak sade bir Müslüman
Ne dört dörtlük kâfir olabildi onlar.
Nereye ne dikeceklerdi bir zaman
İşçiler bilmez hele konuşsun patronlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.