Şu “kan” kelimesini ağzınıza almanız, sizin bittiğinizin resmen ilanıdır. Düz düşüncede bittiniz. Sıra uygulamaya geldi. Bir gün bir tortu halinde tarihin fikir çöplüğünü dolduracaksınız.

Bugünlere nasıl geldiniz, artık saçınızı başınızı yolarak bunu düşünmelisiniz.

*  *  *

Biz Müslümanız hamdolsun. Evet, biz her şeyi dini ölçü alarak yapmak isteriz. Bu doğru. Bu tür insanlara “dindar” denir, “mütedeyyin” denir, “muttaki” denir.

Fakat bir zamanlar ne çok ismimiz vardı hatırlar mısınız?

İşte bazıları:

“Dinci, gerici, yobaz, tutucu, mürteci, üfürükçü, muskacı, çağdışı, takunyalı, çember sakallı, örümcek kafalı, sıkma başlı, molla, fahı,  vs.”

Bunlar, bırakın bir Müslümanın bir Müslümana söylemesini, hatta Müslümanlara savaş açmamış mutedil kâfirlerin bile söylemeyeceği ayıp ve çirkin laflardır. Unlar yüz yüze bakan insanların kullanamayacağı aşağılama dolu terbiyesiz sözlerdi. Biz de açıkça ifade etmiştik. Artık bundan böyle istemediğimiz bu tür laflara devam ederlerse biz de onlara  “dinsiz” diyeceğiz.  “Dinsiz yazar”, “dinsiz basın”, “dinsiz takım”, “dinsiz kesim” gibi. Veya kafir, kafir basın, kafir kesim. Buna bizi mecbur etmeyin.

Eğer bu hitaptan memnun olurlarsa, mesele yok. Kendilerini ifade etmiş olurlar. İnsanların inanmama özgürlüğüne, kâfir olma tercihine bir diyeceğimiz yok. Allah Teala o özgürlüğü verdiğine göre, bize söz düşmez. Biz sadece üzülürüz, o kadar.

Yok, eğer kızar da “biz dinsiz değiliz, biz kâfir değiliz” derlerse, biz de onlara söyleriz; biz de dinci, yobaz, gerici, tutucu değiliz.

Lafınıza dikkat ediniz yani…

*  *  *

Şimdi her seçimden sonra bir kere daha halktan dayak yiyorsunuz. Onun acısıyla da sayıklayıp duruyorsunuz bir meseleyi. Aklınıza geldikçe yanıyor, yakılıyorsunuz o meseleden ötürü. 

Neymiş o mesele?

Demokrasi kendilerine de mütedeyyin dindarlara da bir oy hakkı veriyormuş. Bu konu sık sık onların yazar, çizer, artist ve mankenleri tarafından dile getirilip eleştiriliyor.

Hatırlıyor musunuz, “dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” diye soruyordu sarışın bir manken kızımız? Biz de kıs kıs gülüyorduk. “Ne yapalım, bu demokrasiyi siz getirdiniz. Şimdi niye şikayet ediyorsunuz?”

Sahi nasıl aşacaksınız bu “demokrasi” sorununu? Kanlı mı, kansız mı? Hadi tartışın bakalım. Sonra da ağzınızdan kan damlayarak “barış, demokrasi, özgürlük, adalet” deyiniz…

Sizi gidi zavallılar sizi. Bittiğinizin farkındasınız değil mi? Bakın artık komünizm bitti. Faşizm bitti. Sosyalizm bitti. Kemalizm bitti. Kapitalizm bitti. Nasyonalizm bitti. Hümanizm bitti. Batı bitti yani. Diyemeseniz de gerçek bu!

Demokrasi “halkın iradesi” ise, sizin deyiminizle “bu göbeğini kaşıyan bidon kafalı halk cahildir, kitap okumaz, gazete okumaz, opera izlemez. Fakirlikten ancak makarna yer, karnı büyür ama beyni gelişmez. Böyle olunca da ne yaptığını bilmez; gider oyunu iki paket makarnaya satar.”

Al sana en büyük sorun!

İyi de ne olacak şimdi?

Evet, bu demokrasiyi siz getirdiniz! Milleti zorla hilafetten cumhuriyete siz çevirdiniz! Batı standartları diye siz bas bas bağırıyorsunuz? Kaldıracak mısınız demokrasiyi?

Yıllar yılı ülkeyi tek parti olarak siz yönettiniz beyler. Niye yerleştirmediniz o Batı standartlarını? Millet neden cahil kaldı böyle? Bunun vebali sizde değilse kimde acaba?

Sokaklara bunun için mi çıkıyor, etrafı yok “çevre”, yok “ ağaç” diyerek bunun için mi yakıp yıkıyorsunuz?

Şimdi de utanmadan “kanımızı dökmeden değiştiremezsiniz” diyorsunuz?

“Kan” ve “milli irade” yan yana öyle mi?

Bittiniz siz, bittiniz. En iyisi bunu görün ve kendi sözlerinizin eri olun bari. Yine de siz bilirsiniz.

Biz halkın iradesiyle tecelli edecek ilahi iradenin bu toplumu değiştirmesinden ve geliştirmesinden yanayız. Halkın iradesi bu tecelliyi istemezse, ister hale getirinceye kadar ilim ve marifetle çalışır didiniriz. Asla barıştan vaz geçmeyiz. Asla kandan bahsetmeyiz. Milletleri cebir ve şiddetle değiştirmeye kalkışanları lanetlemişiz, aynı ayıbı kendimiz yapmayız.

Siz ey gerici, yobaz ve tutucular takımı, kandan bahsetmek sizin zararınızadır. Bizden söylemesi.