İman Kardeşliği Olmadan Bayram Olmaz
Yeni bir bayrama giriyoruz. Allah mübarek eylesin. Bu vesileyle bizi arındırsın, İslam’a layık eylesin. Kendisine yakın kulların ahlakından bizleri de nasiplendirsin. Ümmetin işlerini ıslah eylesin. Merhamet edip sıkıntılarını gidersin.
Evet, bunca sıkıntımız var? ama neden?
Herkes de biliyor ki iyi bir Müslüman ümmet olamadığımızdan.
Bölünüp parçalandığımızdan. Sevgiyi saygıyı unuttuğumuzdan.
Hasetçi, kinci, kibirli, dünyaya aldanmış insanları kendimize rehber, önder bilişimizden. Bizim de kalplerimiz onlara benziyor.
Hayret ediyorum; neden sevemiyoruz birbirimizi? Birbirimizden bu nefret neden?
Bu kadar edepten, terbiyeden yoksun, hakka, hukuka saygısız, büyük bilmez küçük bilmez insanlar nasıl her tarafı kapladı? Neden bu kadar seviyesizlik?
Ha bunu biliyoruz. Sebebi malum. Batıcı laik sistemin din ve ahlak katlinin eseridir bu insanlar. Materyalist ve pozitivist, haz ahlakı peşinde koşan bir Milli Eğitimden başka be beklenir? Osmanlı ahalisini alıp bu seviyesiz çukura atanlar, yerlerinde yatamasınlar.
İş çok zor. Peygamber çapında bir sabır ve mücadele istiyor. Hoş, her peygamber de iş bitirmiş değildir. Malum, iş bitirme Allah’ın elindedir. Bizim için önemli olan elden geleni yapmaktır.
Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Fakat eskiden karşımızda Komünistler ve Kamalistler olurdu. Şimdi Müslüman kardeşlerimiz var. Hem de kendilerince şuurlu Müslümanlar. Bir Hocaları var, dernek ve vakıfları var, sosyal faaliyetleri var, durmadan hizmet ediyorlar, cihat ediyorlar.
Ediyorlar ama, aynı zamanda yan yana durdukları, aynı hedefe yürüdükleri kardeşlerine çelme takan mücahitler bunlar. “İlle de yürünecekse, bizim safta olmanız gerek” diyenler. Kendi hocalarını “mehdi”, başkalarının hocalarını “deccal” veya “bel’am” görenler yani. Kendilerinden başkasını sevmeyenler, hatta hain bilenler. Ve yiyip bitirmeye çalışanlar.
Bunlara görev verilmiş. Her biri bazen sahici, bazen sahte isimler altında sosyal medyada iş başındalar. Bütün internet yazılarının altında hakaret, alay, aşağılama ve itibarsızlaştırma cihadıyla (!) meşguller. Yorumlara bakarsanız felaketi görürsünüz. Onlar kadar, bu çirkeflikleri incelemeden yayınlayanlar da sorumlu değil mi? Hangi mazeret bu vebali temizler? Biz de şaşırdık kime ne diyelim!
Ne yapmalı?
O belli, eğer yapabilirsek. Yapma niyet ve azmimiz varsa. Samimiysek yani.
Eğer ciddi isek bu soruda, yapacağımız iş, Kur’an-ı Kerim’e ve sünnet-i seniyyeye dönmektir. Başkasına bakmadan, yalnız öleceğimizi ve yalnız hesap vereceğimizi bilerek, ahiretteki büyük mahkemeye hazır olmak için.
Kur’an-ı Kerim’de kardeşliğimizi bildiren, bunun için emirler veren, yasaklar koyan, teşvik ve uyarılarda bulunan onca ayet var. isterseniz birkaç da hadis-i şerif yazalım:
“Kendisinde şu üç şey bulunan bir kimse, o üç şey sebebiyle îmanın zevkine erer: Allah ve Rasulünü, her şeyden çok sevmek, kardeşini yalnız Allah rızası için sevmek, Allah kendini küfürden kurtardıktan sonra, tekrar küfre düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak”(Buharî) .
“Mü’minler, birbirini sevmek, acımak, merhamet ve şefkat hususunda bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsızlanırsa, diğer uzuvlarda uykusuzluk ve sıkıntı ile ona katılırlar(onun sıkıntısına ortak olurlar) . ”
”Kardeşin zalimde olsa, mazlum da olsa, ona yardım et. ”diyen Peygamber Efendimize ashab-ı kiram: Mazluma yardım etmeyi anladık, peki zalime nasıl yardım edeceğiz. diye sorduğunda Peygamberimiz: “Onun zulmüne mânî olarak”diye cevap vermiştir. (Buharî) .
”Birbirinize haset etmeyiniz, sırt çevirmeyiniz, kin beslemeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz. ”(Buharî) .
“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet etmez, ona yalan söylemez ve onu yalnız bırakmaz. Müslümanın her şeyi; ırzı, malı, kanı müslümana haramdır. Takvâ işte burada(kalbte) dir. Bir kişinin kardeşini hor görmesi, ona günah olarak yeter. ”(Buharî) .
“Mü’minin, mü’mine bağlılığı, taşları birbirine kenetli duvar gibidir. Hiç biriniz, kendi nefsi için istediğini, (mü’min) kardeşi için de istemedikce, (kâmil) mü’min olamaz. (Buharî)
Bu bayram bir milat olsun sevgili kardeşlerim. Kendimize bir ilkeyi hatırlatalım: Allah için sevmek, Allah için buğzetmek.
Aman dikkat; Allah için.
Yani kendimiz, akrabalarımız, cemaatimiz, meşrebimiz, vakfımız, derneğimiz, partimiz, memleketimiz, ırkımız, soyumuz sopumuz için değil.
Sadece Allah için…