Ne demiştim? Ne yapacağım?
Biri sorar pek masum: "Sen kimin eserisin?"
Biri sorar: "Sen hangi cennetin kevseri'sin"
Ve bunların hepsi de bakış-görüş açısı
Öbürü der: "Mutlaka delisin, serserisin"..
Bir önceki Pazar günkü yazımda Ahmet Hakan'ın rüyasını anlatmıştım...
Ve sonra da:
"Gelecek Pazar devam edeceğim" demiştim...
İlköğretim okuluna giden komşu çocukları yolumu kestiler... Sitemli bir şekilde "Abdurrahim amca, sen "bulaşık" temizlemek mecburiyetinde değilsin... Bırak o kişi kendi "Yamyamları" ile kalsın... Bize anladığımız dilden yazılar yaz" uyarısında bulundular...
Ben çocukları kıramam... Hele de günlük yazılarımı okumayı alışkanlık haline getiren çocukları...
Dönüş yaptım verdiğim sözden...
Zihnimi meşgul eden konulara eğilmek istiyorum...
Anayasa Mahkemesi neyin nesidir, kimin sesidir? Tabii ki bilmekte fayda var...
Soruyorum şimdi:
Söz arasında Anayasa Mahkemesi geçtiğinde ağaçta yaprak, tarlada toprak bırakmayan keskin zekâlılar lütfen beni aydınlatsınlar... Aman ha, aydınlatsınlar derken, "Aydın Doğan gibi yapsınlar" demedim...
Dediğim şu:
Ulusalcı güruha sorsanız, hepsi de Anayasa Mahkemesi'nin Atatürk tarafından kurulduğunu, korunması ve kollanması için de Türk halkını vazifelendirdiğini söylerler...
Ne alakası var kardeşim!..
Türk halkının hiçbir zaman solcu CHP'yi iktidar yapmayacağı bilindiği için, 27 Mayıs darbecileri bir çözüm aradılar, o günün hukukçusu addedilen üç/beş profesöre çare bulmasını emrettiler... Çare olarak, yani TBMM'ye karşı "Anayasa Mahkemesi" kuruldu...
Mesele bu işte...
Zırtaboz cahillerin "Atatürk'ün kurduğu mahkeme" palavrasına sakın inanmayasınız...
Bakın şimdi Anayasa Mahkemesi siyasi iktidarın/iktidarların bir öteki yüzünü temsil etmektedir...
Kuvvetler ayrılığı ilkesini takan kalmadı...
Niye?
Çünkü Anayasa Mahkemesi tabir caizse, kartel medyadan sonra ilk başta yer almaktadır... Kartel medyadaki manşetlere göre kendine çekidüzen veriyor gibi geliyor Anayasa Mahkemesi... Hele de CHP'den fazla muhalefet görevi ifa eden eski C.Başkanı Necdet Sezer'in atadığı üyeler çoğunluk kazandıktan sonra...
Güney Kore, Kuzey Kore gibi iktidarlar ve Anayasa Mahkemesi üyeleri bölünmüş vaziyetteler...
Rahmetli Turgut Özal'ın atadığı ile Sezer'in atadıkları arasındaki farkı farketmeyen var mı?
367 komedisine boyun eğen yüksek mahkeme gerçekten adil midir?
Dışarıdan gazel okuyan asker/sivil bürokratların yönlendirme yaptıklarına dair iddialar gözardı edilebilir mi?
Bu yüksek mahkememizin verdiği kararlardan, ötekisinin de kendini layüsel saydıkları hususlardan kimler memnun?
Güzel bir soru doğrusu...
Kamer Genç memnun,
Bayram Meral memnun,
Derviş Günday memnun,
Hasan Gerçeker memnun,
Kemal Kılıçdaroğlu memnun,
Biraz da Deniz Baykal memnundur...
Başka önemli zatlardan kimseler yoktur... Sizin anlayacağınız, belli bir meşrebe mensup olanlar... Ya da belli bir siyasi görüşün iflahsız mensupları...
Kimin ne kadar hangi dedenin çocuğu ve torunu olduğunu bilemeyiz... Lakin, azınlığı çoğunluğa üstün kılma hareketinin "ulusalcı" söylemle start aldığına vakıfız...
Siyasi ve mezhebi fanatikliğin son kotarılma eylemini görmekteyiz...
Ergenekon bağı var mı, yok mu, henüz karar verilmiş değil.
Adamlar Anayasa Mahkemesi ile vuramadıklarını AİHM ile vurmak için çaba göstermektedirler...
Nereleri istila ettiklerini de siz düşünün artık... Dün askeriye ile, bugün yargıçlar ile...
Allah korusun!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.