Çare İslam Ama
Bu PKK belası için eskiden biz de saf saf “Kürtlerin hakları için çalışan terörist bir örgüttür” der, ama “komünist, sosyalist, dinsiz, imansız, ırkçı ve kan dökücü” gibi özellikleri yüzünden sevmez, nefret ederdik. Fakat bunların bu kadar “himaye görür gibi” beslenmesine de akıl erdiremezdik.
Evet, ben yetmişli yıllardan beri “Kürtçülük” hareketinin halk içinde yaşadığını bilirim. Devlet buna hiçbir zaman ciddi olarak müdahale etmedi. Biz gençlik yıllarımızda bunu bir türlü anlayamamıştık. Nasıl etsin ki, kendisi de “Türkçü” olduğunu söylüyordu.
Bu iki damar birbirini besledi durdu. Biri öbürü için iyi bir bahane oluşturuyordu. Diyarbakır’da kız tavlamak için kavga eden gençlerin, sağlı sollu gurupları nasıl “milliyetçilik” adına çatıştırdıklarını bizzat yaşadım.
Sonra gördüm ki bütün bunlar “ülkede İslam olmasın” içinmiş. İnsanlar, “İslam’ı görmesinler, duymasınlar, bilmesinler” için meşgul ediliyordu böyle şeylerle…
O zamanlar da ama Türk, ama Kürt “milliyetçi” gençler kavga ederken, ama Kürt, ama Türk “İslamcı” gençlik kavga etmeden kardeşçe yaşıyordu. Hatta hiç unutmam, sene 1973, okulun kapısını “Kürtçü” gençler tutmuş, “Türkçü” gençleri sıkıştırıp kavga etmek istiyorlar. Öbürleri de aşağıya inmiyor kavga olmasın için. Ben bozuldum buna. İki gurup da aynı okulun öğrencisiyiz, hatta sınıf arkadaşlarıyız. İndim aşağıya ve asık bir suratla kapıya vardım. Birden kapı etrafındaki arkadaşlar çekildiler kenara ve “buyur abi” dediler. Bu nezakete bir şey diyemeden çekip gittim.
Neden böyle yaptılar? Çünkü benim ırkçı olmadığımı biliyorlardı.
Sistem ayakta kalmak için herkesi bir şekilde bir kavganın içine atıyor. Güya hepsini de kontrol ediyor. Biz de yıllardır bu kavgayı seyrediyoruz veya içinde yaşıyoruz. Yetmişli yıllardan berisine aklım kısmen yeter. 12 Mart, 12 Eylül hep kontrollü hareketlerdi ve istedikleri zaman olayı durduruyorlardı.
Şimdi de PKK belası başımızda. Peki bu da mı kontröllü bir hareket?
Sistem üstüne kafa yoranlar, bu sistemin çalışma tarzını az çok bilenler başından beri bunu söylüyorlar. Çünkü bu sistem “Komünizm gerek olursa, onu da biz getiririz” diyen bir sistemdi. Uğur Mumcu cinayeti fısıltı halinde dalga dalga yayıldı, güya o bazı belgelere ulaşmıştı ve orada PKK ile gizli ilişkiler anlatılıyordu. Kendisi gibi belgeler de havaya uçtu.
Sonra “Ergenekon” çıktı ortaya. Ve bir sürü taşeron örgüt kullandıkları pisliği döküldü ortaya. Kim vatansever, kim yurtsever, kim ırkçı, kim milliyetçi, kim sağcı, kim solcu, kim terörist karıştı gitti…
Neyse, gelelim çıplak gerçeğe, bu yangını ancak İslam söndürür. Ama ona da sistem düşman. Ne olacak şimdi?
“Efendim, askerî güç çare değildir, ekonomik, sosyal, kültürel tedbirler lazım”mış…
Yapın öyleyse, elinizi tutan mı var?
Hakkını yemeyelim, bu hükümet iyi kötü yapıyor da o ekonomik, siyasi, kültürel dediklerinizi. Sonuç?
Sonuç, bu hükümet gelince terör daha da azdı!
Bunda yok mu bir bit yeniği?
Çare İslam’dır. Ama birileri hem terörle mücadele ediyor, hem de “irtica” adıyla İslam’la.
Böyle olmaz.
Sen kalkar da Diyanetin ortaya koyduğu “Kutlu Doğum Haftası”nda ilahî söyleyen mini mini kızların başörtüsünü devlet sorunu sayarsan, dindar vakıfları dernekleri hizaya çekersen, “Kamusal Alan” diye uydurduğun yerlerde dinin sembollerini yasaklarsan, İmam Hatiplere haksızlığı, adaletsizliği, kanunsuzluğu iftiharla sürdürürsen, hala dindarları fişlemeye devam edersen, onların memur olmasını “kadrolaşma” sayarsan… sen samimiyetsizsindir ey sistem.
Ya İslam’a bakacak, “gel bu yangını söndür” diyeceksiniz, ya da hep beraber yanmaya devam edeceğiz.
İslam olmazsa ey sistem, siz, sizi istemeyen bir halk içinde korka korka, hayat burnunuzdan fitil fitil gelerek yaşamaya mahkûmsunuz. Biz de İslamsızlığın dünyevi cezasını evlatlarımızı kurban vermekle çekeceğiz. Kaybolan mallar, boşa giden emekler, bozulan ekonomiler, her birimiz için üçe beşe katlanması gereken maaşlardan vazgeçtik, “şehit cenazeleri”ne yanıp duracağız.
Biz burada gömdüklerimize “şehit” diyeceğiz, teröristler dağda gömdüklerine “şehit” diyecekler. Herkes, hepimiz yeri geldikçe İslam’ın o gün işe yarayan kutsal değerlerini alıp tüketeceğiz. Ama İslam orada garip ve mahzun bakaduracak hepimize; “Çare bende ey akıllılar, parça bölük değil, bir bütün halinde beni alınız” diyerek.
Gelin bir de onu deneyelim. Bu kanı o durduracaksa samimiyetle bir de onu deneyelim, ne olur ki?