İyilerle Beraberlik
Sohbet ve ünsiyet yukarıda anlatıldığı gibi ehliyle olmalıdır ki beklenen neticeyi versin. Biz buna bir ayetten ilham alarak “iyilerle beraberlik” diyoruz. İsterseniz kimliğimizin kotlarını veren ve şahsiyetimizi planlayıp inşa eden ayetlerden birisi olan bu ayeti hemen verelim:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun.”( Tevbe 119.)
Konuyla ilgili çok ayetler vardır şüphesiz. Ama bunlar arasında herhalde en liginci Hz. Musa ile Hızır’ın sohbetlerini veren ayetlerdir. Musa ile hızır a.s. kıssasındaki buluşma anı şöyle anlatılır:
“Musa ona; ‘sana öğretilenden, bana doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?’ dedi. O da dedi ki; ‘Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?’ Musa: ‘İnşallah, dedi sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.’ (Kehf 66-69.)
Çok ilginç bir yolculuktur bu ve biz de o sohbetten çok dersler almışızdır. Bununla beraber bir yandan iyilerle beraber olmayı emrederken, bir yandan da kötülerle sohbeti yasaklayan ayetler vardır. İşte bir kaçı:
“Rasulüm! Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua (ve ibadet) edenlerle beraber olmaya candan sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat edip boyun eğme.”( Kehf, 28.)
“Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar kendilerinden uzak ol (meclislerini terket). Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğu ile oturma.”( En’am 68.)
“O, kitapta size indirmiştir ki: Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini, yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar, kafirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kafirleri cehennemde bir araya getirecektir.”( Nisa 140.)
“Zulmedenlere meyletmeyin, (Sevgi ve yakınlık gösterip yaltaklanarak destek vermek şöyle dursun, yüz verip ilgi bile göstermeyin, (Elmalılı age, 5/18).) sonra size ateş dokunur. (Cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (ondan da) yardım göremezsiniz.”( Hud 113.)
“O gün zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısıtıp şöyle der: “Keşke o peygamberle birlikte yol tutsaydım”. Yazık bana! Keşke falancayı (batıl yolcusunu) dost edinmeseydim. Çünkü zikir (Kur’an) bana gelmişken O, hakikaten beni ondan saptırdı.” Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.”( Furkan 27-29.)
Bu ayetlerin Ukbe b. Ebi Muayt hakkında nazil olduğu belirtilmektedir. Rivayete göre Ukbe b. Ebî Muayt, Hz. Peygamber (sav)’in toplantısına çokça gelirmiş. Bir gün ziyafete davet etmiş, Peygamber efendimiz iki şehadet kelimesini söylemeden, O’nun yemeğini yemekten kaçınmış. Bunun üzerine Ukbe de kelime-i şehadeti getirmiş, Übey b. Hâlf de onun yakın arkadaşı imiş. Kendisini azarlamış "sapıttın" demiş. O da "Yok, fakat evimde yemeğimi yemekten kaçındı, onun için utandım da şehadet getiriverdim" demiş. Diğeri: "Hayır, sen ona varıp ensesine vurup yüzüne tükürmezsen senden hoşnut olmam" demiş. Bunun üzerine Dârunnedve'de Peygamber secdede iken rastgelmiş ve o kötü fiili işlemiş.
O zaman Peygamber (sav) “Mekke dışında rastlarsam mutlaka senin başına binerim,” buyurmuştu. Bedir günü esir edildiği zaman Hz. Ali'ye emir verip boynunu vurdurdu. Ubey de Uhud'daki savaşta aldığı yaradan Mekke'ye vardığında öldü. İşte böylece Ukbe'ye zikir geldiği halde Ubey şeytanlık ederek onu sapıtmıştı. Öyle ya şeytan, insana çok rezil ve rüsvay ederek yapayalnız ve yardımsız bırakır.
İşte kötülerle dostluk edenin sesi böyle cehennemden gelir. Kötü kimseye gücenmesin, kendisi buna layık olmuştur.