Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Dine karşı geleneksellik

Dine karşı geleneksellik

Bir konuda karar verirken İslami ölçüleri dikkate aldığınızda, yakınlarınızdan birkaç kişinin öfke ile kalktıklarını ve “Bu bizim adetlerimize aykırıdır, böyle davranırsan insanlar nazarında küçük düşürülürüz…” diye çıkıştıklarını görürsünüz. Bu ifadeleri kullanan kimselerin farklı bir dine ve farklı bir kültüre sahip olduğunu düşünmeyin. Onlar konuştuklarında halis muhlis Müslüman olduklarını ve dinin asli kavramlarına bağlı kaldıklarını ifade edeceklerdir. Fakat mesele adetler olunca her şey değişiyor. Çünkü açıkça ifade edilmese de, toplumun bazı kesimlerinde gelenekler dinin önüne geçmiş ve adeta din haline getirilmiştir.

Bir arkadaşım kızının düğününde, gelinin beline takılan o meşhur kırmızı kurdeleyi tercih etmediklerini söylediğinde neredeyse ailenin bütün fertlerinin ayağa kalktıklarını ve birbirlerine tehdit savurmaya başladıklarını anlatmıştı. Eğer dinden olmayan bir şeyi siz vazgeçilmez hale getirmiş ve bunun için mücadele etmeye kalkmışsanız o şey sizin dininiz haline getirmiştir. O nedenle dinden olanla dinden olmaya ayırt etmek ve bağlı kalmamız gereken şeyin vahiy olduğunu bilmek zorundayız. Eğer geleneksel kalıplar içinde yer alan bir şey, dinin özüyle uyuşmuyorsa bunu tez elden ayıklamak zorundayız.

Resulullah bir ömür, şirk dinini ortadan kaldırıp, tevhit dinini hâkim kılmak için mücadele etmiştir. Mekkeli müşrikler “biz atalarımızdan gelene inanırız sen onlardan daha mı iyi bileceksin” diye çıkışmış ve Hz. Peygamber’e karşı savaş açmışlardır. Rabbimiz ayetinden onların durumu hakkında şöyle der:

“Onlara Allah’ın indirdiğine uyun denildiğinde hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız. Derler. Peki, ama ataları bir şey anlamayan doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onlara uyacaklar)” (Bakara 107)

Dinin özüyle uyuşmayan bir âdeti taklit etmekte ısrarlı olan ve bunun için mücadele eden kişilerin Mekkeli cahiliye insanından bir farkı var mıdır Değişen sadece zaman ve mekândır. Tepkiler ve ortaya atılan gerekçeler hep aynı olmuştur.

Âdetlere bağlılık genç kuşakla büyük ebeveynler arasındaki çatışmanın en büyük nedenlerinden biridir. Büyükler nedense eskiye çok önem verirler, eskiden kalan şey dinle uyuşsun uyuşmasın sahiplenir ve bunun için mücadele ederler. Onlara savundukları şeyin, İslam’la uyuşmadığını, aksine İslam’a büyük zarar verdiğini söylediğinizde tepki ile karşılaşırsınız. Çünkü artık savundukları şey din haline gelmiştir ve insanlar bu ritüelleri adeta ibadet gibi yerine getirmeye devam etmektedirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi